Denizliaktuel.com - ÖZKAN TOKMAK

Denizli’de 165 yıl önce yaşanan bir olayın Denizli esnafına büyük zarar verdiği Osmanlı Arşivlerinde kayıtlara geçtiği ortaya çıktı. Denizli Büyükşehir Belediyesi Kültür yayanlarından birisi olarak okuyucu ile buluşan Muzaffer Çetin, Nurkadın Esra Çetin ve Ali Yıldız’ın hazırladığı  “Tarihi Belgeler Işığında Denizli” kitabında, 800 yıllık geçmişe sahip tarihi Kaleiçi Çarşısı’nda 6 Temmuz 1852 yılında büyük bir yangın çıktığı ve çarşıyı adeta yok ettiği belge yer aldı. Kulaktan kulağa, dilden dile aktarılan bu büyük olayın Osmanlı Arşivinde belgelenmiş en doğru hali günümüze yansımış oldu. Osmanlıcadan Türkçeye çevrilmiş belgeye göre 3 cami, 2 han, 150 mağaza, 2 lonca ve 825 dükkan tamamen yandığı belirtilerken, 2-3 taş mağaza ile ‘Turna Yıkığı’ denilen yerde sadece birkaç dükkanın yangından zarar görmediği tarihe belgede bir bir not edilmiş. O dönem Çarşı-yı Kebir (Büyük Çarşı) olarak anılan çarşıda çıkan yangında büyük maliyetler tutan mallarında telef olduğu belgeye yansımış. 

TARİHİ BELGEDE ŞUNLAR YAZIYOR;

“Cenab-ı Allah tüm İslam ülkelerini bilcümle musibetlerden korusun, Denizli’de şehir merkezine yarım saat mesafede bulunan ve Çarşı-yı Kebir (Büyük Çarşı) adıyla anılan surla çevrili çarşıda 6 Temmuz 1852 gecesi büyük bir yangın çıkmıştır. Olayı fark eden çarşı görevlileri havaya ateş ederek yardım istemişlerse de evlerden oldukça uzak olan çarşıya halkın zamanında yetişmesi mümkün olmamıştır. Ayrıca çarşıdaki dükkanların birbirine çok yakın olmaları nedeniyle de yangın hızla yayılmış ve rüzgarın da etkisiyle önüne geçilememiştir. Çarşı görevlilerinin çabaları da yetersiz kalınmış ve üç saat içinde çarşı içerisinde bulunan 3 cami, 2 han, 150 mağaza, 2 lonca ve 825 dükkan tamamen yanmıştır. Yalnızca 2-3 adet taş mağaza ile “Turna Yıkığı” denilen yerde bulunan birkaç çakmakçı dükkanı, ahır ve mağaza bu yangından etkilenmemiştir. Yanan dükkanlardaki mal ve eşyanın büyük bir kısmı telef olmuştur. Bu yüzden mal sahipleri büyük bir zarar içindedir. Cenab-a Allah, Padişahımızın canını ve devletini korusun ve merhamet hislerini çoğaltsın. Halkın başına gelen bu musibeti art etmek görevimizdir. Bu fakir halk, şu an, Padişah efendimizin inayet ve ihsanına muhtaç durumdadır. Durumu arz ederiz. Elbette emir ve ferman efendimizindir.”