Çocukluğumun O Güzel Bayramları...

Bayramlaşmanın, keyifli ziyaretlerin ve de unutulmaz anların yaşandığı güzel bir bayrama daha kavuştuk. Bayramlar benim çocukluğumun en güzel yılllarını hatırlatır bana. Bir kardeşe sahip olmasam da bol kuzenli bir ailede büyüdüğüm için bayramlar biz de çocukluğumda köy havasında akşama dek süren oyunlar demekti. Tüm kuzenler bayramı iple çekerdik. Şimdi tabii durum biraz değişti. Artık büyüdük, ama yine de tüm aile toplanmaya devam her bayramda. Birlikte kalabalık ve keyifli sofralarda yemekler, vefat eden büyüklerimizin mezarını ziyaret, akrabalar ile bayramlaşmalar şeklinde geleneklerimizi devam ettiriyoruz. Öncelikle kendim ve ailem sonra tüm insanlık adına özellikle bizim ülkemize özgü bayramlarda bu birlik ve beraberlik ruhumuzu hiç kaybetmemek dileğiyle...

Acaba Vicdanımıza Yüreğimiz Açık Mı?

Bu hafta biraz vicdan ve fedakarlık üzerine bir haberden bahsetmek istiyorum.

Antalya'da, 2008 yılında geçirdiği trafik kazası sonucu felç olan, 'Umut' ismi verilen kimsesiz genç ile ona 10 yıldır evinde bakan Gülsüm Kabadayı'nın hikayesini bilmeyenler için biraz anlatmak istiyorum. Hatta bu hikaye geçenlerde yapılan Liseye Geçiş Sınavı'nda (LGS) öğrencilere soru oldu.

“Antalya'nın Aksu ilçesinde, 2008 yılında, sürücünün aracıyla çarpıp, kaçtığı gencin vücudu tümüyle felç oldu. Genç, bilinci kapalı olarak hastaneye götürüldü. Bir yakınına refakat eden Gülsüm Kabadayı, tanımadığı kimsesiz gence sahip çıktı. Kabadayı, 'Umut' adını verdiği genci yoğun bakımda 312 gün yalnız bırakmadı. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nce tedavisi tamamlanan genç devlet korumasına alındı ve Gülsüm Kabadayı'ya 'koruyucu aile statüsü'nde emanet edilerek aileye de maaş bağlandı. Ailesi bulunamadığı için Gülsüm Kabadayı'nın 10 yıldır baktığı Umut, bu yıl zatürreye bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdi. Acı haberi alınca sinir krizi geçiren Gülsüm Kabadayı, "Benim oğlum melek oldu" diyerek, gözyaşı döktü.”

İşte Gülsüm teyzenin ve kimsesiz Umut’un hikayesi bu şekilde... Arada kan bağı olmasına rağmen vicdanına yüreğini kapatıp kendi anne-babasına, çocuklarına bakmayanların çoğunlukta olduğu günümüzde inanılmaz bir hikaye. Yürekten kutluyorum Gülsüm teyzeyi...

Onun hikayesinden hepimize güzel bir ders çıkmasını umut ediyorum. Dünyada sevgiye, ilgiye ve bakıma ihtiyacı olan ‘Umut’ gibi o kadar çok insan var ki. Biraz vicdan, biraz empatiyi önümüze alıp hayatımızı yaşayabilsek inanıyorum ki Dünya’da kötülük, savaş, hatta son yıllarda herkesin muzdarip olduğu depresyon öyküleri dahi kalmayabilir.

Umarım bu bayram; sevginin, mutluluğun bol paylaşıldığı, küskünlerin barıştığı, vicdanın sesine kulak verilen, yardımların arttığı, büyüklerin kıymetinin bilindiği ve çok güzel hatıralar biriktirilen bir bayram geçirelim.

Tüm bu güzel dilekler ile herkesin Ramazan Bayramını en içten duygular ile kutlar, daha nice bayramlar yaşamayı ümit ederim.