15 Eylül 2025 Pazartesi günü Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda, jandarma ve kolluk güçlerinin baskısı altında zeytin ağaçları sökülmeye başlandı. Meyveleri üzerinde zeytin ağaçlarının birer birer kaldırılması, köylülerin ve aktivistlerin tepkisine yol açtı. Bölgedeki söküm çalışmaları, Limak Holding ve IC Holding ortaklığı YK Enerji’ye ait kömür madeni genişletme projesi kapsamında gerçekleştirildi. İkizköy Muhtarı Nejla Işık dahil dört kişi, söküme karşı direniş sırasında gözaltına alındı ancak serbest bırakıldı.
“BU SALDIRI YALNIZCA DOĞAYA DEĞİL YAŞAM HAKKIMIZA DA YÖNELİKTİR”
Denizli’de TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu, Denizli Barosu Kent ve Çevre Komisyonu, Denizli Emek ve Demokrasi Platformu ile Büyük Menderes İnisiyatifi’nin çağrısıyla basın açıklaması düzenlendi. Açıklamayı Av. Esra Can Mercan okudu. Katılımcılar, zeytinliklerin sökümünü doğa tahribatı ve halkın hak ihlali olarak nitelendirdi.
Basın açıklamasını okuyan Av. Esra Can Mercan, 15 Eylül 2025 günü Akbelen’de, jandarma ve kolluk güçlerinin baskısı altında; üzerinde meyveleri bulunan zeytin ağaçları birer birer söküldüğünü ifade ederek, “Köylünün, emekçinin ve halkın yaşam alanları vahşice tahrip edilmiştir. Bu saldırı yalnızca doğaya değil, aynı zamanda Anayasa ile güvence altına alınmış yaşam hakkımıza, gıda hakkımıza, mülkiyet hakkımıza ve kültürel mirasımıza yönelmiş açık bir suçtur.” Mercan, zeytin ağacının bereket ve direnç simgesi olduğu belirterek, “Meyveli halde sökülen her ağac ekolojik ve ekonomik zarar yaratmaktadır. Kolluk güçlerinin köylülere karşı konumlandırılması, devletin halkın karşısında durduğunu gösteriyor.” Dedi.
“KÖMÜR VE TERMİK SANTRALLERE DAYALI ENERJİ POLİTİKALARINA SON VERİLMELİ”
Av. Esra Can Mercan, kömür madenciliği ve termik santrallerin çevreye verdiği zararlara dikkat çekerek, “Kömür madenciliği ve termik santraller yalnızca zeytinlikleri ve ormanları yok etmekle kalmamakta; aynı zamanda havayı, suyu ve toprağı geri dönülmez şekilde kirleterek yok etmektedir. Termik santrallerden salınan zehirli gazlar ve kül atıkları, halk sağlığını tehdit ederek solunum yolu hastalıklarını, kanser riskini ve tarım ürünlerinde verim kaybını artırmaktadır. İklim krizinin derinleşmesinde başlıca sorumlulardan olan kömürlü termik santraller, bugünün değil, gelecek kuşakların da yaşam hakkını gasp etmektedir. Bu nedenle kömür ve termik santrallere dayalı enerji politikalarına son verilmesi, doğa ve halk yararı için bir zorunluluktur,” ifadelerini kullandı.
“AKBELEN YALNIZ DEĞİLDİR”
Mercan, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvuruya destek verdiklerini söyleyerek, “Buradan bir kez daha haykırıyoruz: Akbelen yalnız değildir! Bugün Ankara’da, Toprağımızı Vermiyoruz Koalisyonu ve Meclis’te yer alan tüm muhalif partilerin ortak imzalarıyla Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurunun yanındayız. Halkın iradesi yok sayılarak çıkarılan ‘İşgal/talan bir diğer ifade ile süper izin Yasası’ (7554 sayılı torba yasa) üzerine yapılacak iptal başvurusunu destekliyoruz. Bu yasa; doğayı, zeytinlikleri, mera alanlarını, tarım topraklarını şirketlerin kullanımına açarak; kamu yararı kılıfı altında yaşam hakkını, doğa hakkını ve halkın ortak geleceğini gasp etmektedir,” diye konuştu. Açıklamada, 7554 sayılı Kanun’un, 4 Ağustos 2025’te yürürlüğe giren Maden Kanunu Geçici 45. Maddesi ile zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını sağladığı belirtildi.
AÇIKLAMADA ŞU TALEPLER SIRALANDI:
1. İşgal/talan bir diğer ifade ile süper izin Yasası derhal iptal edilmelidir. Bu yasa; çevreyle, köylünün geçim hakkıyla, mülkiyet hakkıyla ve Anayasa’nın temel ilkeleriyle açıkça çelişmektedir. Anayasa Mahkemesi’nden beklentimiz, bu hukuk dışı düzenlemeyi iptal ederek halkın yanında saf tutmasıdır.
2. Akbelen’de ve tüm yaşam alanlarında işgal uygulamaları acilen son bulmalıdır. Zeytinliklerin, tarım arazilerinin, ormanların sökülmesi; halkın geleceğinin talan edilmesidir. Ağaç sökümü, toprak gaspı ve doğa katliamı derhal sona ermelidir.
“ANAYASA MAHKEMESİ’Nİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ”
Av. Esra Can Mercan konuşmasının sonunda, Anayasa Mahkemesi’ne de çağrı yaparak, “Bizler, yaşam savunucuları, köylüler, işçiler, kadınlar, gençler, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri olarak Anayasa Mahkemesi’ni göreve çağırıyoruz: Halkın, doğanın ve geleceğin haklarını gasp eden bu düzenlemeyi iptal etmek, hukuki olduğu kadar tarihsel sorumluluğunuzdur. Akbelen’de direnen köylüler yalnız değildir. Bizler onların yanında, onların sesi ve gücü olarak buradayız. Toprağımızı, zeytinimizi, yaşamımızı elimizden almak isteyenlere karşı onlara rağmen ve hatta onlar için de savunuyor ve de teslim etmiyoruz! Yaşanacak başka bir dünya yok. Kazanan biz olacağız, kazanan yaşam olacak!” denildi.
Basın açıklamasına katılanlar, “Ormanlar, dereler sermaye değiller!”. “Şirketler değil, emekçi halk kazanacak!”, “ Tarımsal üretime darbe vurulamaz!” sloganları attı.