Denizliakteul.com - Özkan TOKMAK

Artçıları devam eden Acıpayam’ı sallayan 5.7 büyüklüğündeki deprem sonrası Jeoloji Mühendisleri Odası Denizli Şubesi’nin oluşturduğu bilimsel ekip, bölgede incelemelerde bulunarak araştırmalarını tamamladı.  Oda Başkanı Barış Semiz, Prof. Dr. Halil Kumsar ve Prof. Dr. Mehmet Özkul yaptıkları araştırmanın ön sonuçlarını basın mensuplarıyla paylaştı.

“ARTÇILAR SÜRECEK”

Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar, yaptıkları araştırmada dikkat çeken sonuçları şu sözlerle aktardı, “20 Mart 2019 tarihinde meydana gelen Acıpayam İlçesi Yeniköy Mahallesi Merkezli AFAD verilerine göre 5.5, Kandilli Rasathanesine göre ise 5.7 büyüklüğünde olan bir deprem yaşandı. Sonrasında ise büyüklüğü 4.4’e kadar yükselen artçılar devam ediyor. Tahminimiz deprem sonrası 1 ay kadar daha zemin oturuncaya kadar artçılar sürecektir.  Jeoloji Mühendisleri Odası Denizli Şubesi olarak bir ekip oluşturarak deprem bölgesinde merkez ve mahallelerinde arazi incelemelerde bulunduk. Hasar alan yapıları incelediğimizde yığma ve kerpiç yapılarda depremin etkisiyle hasar oluştuğunu gördük. Harç olarak kil kullanılmış taş yapılarda da hasarlar var.”

“EN FAZLA HASARI UÇARI ALMIŞ”

En fazla etkilenen yerin Uçarı Mahallesi olduğunu aktaran Kumsar, “Zemin konusuna gelince Acıpayam ovası eski bir bataklık. Yer altı su seviyesi yüzeye yakın. Bu nedenle geçmişte sudan arındırmak için ovada drenaj kanalları açılmış. Halende o kanallar aktif. Depremin merkez üssü olan Yeniköy ile Uçarı Mahallerinde zemin kireç taşları yoğunlukta. Uçarı’da önemli bir nokta, göl var orada. Orada yer altı suyu kaynak çıkışları var. Kaynak çıkışlarının yoğun olmasından dolayı kireç taşındaki ileri derecede yumuşuma ve yer altı suyunun etkisiyle merkez üstü depremin Yeniköy olmasına rağmen Uçarı’da hasar daha fazla olduğunu gözlemledik. Uçarı’da ahşap telefon direklerinde depremin hareket yönüne kırılmalar gördük. Bu kırılma yönleri bize meydana gelebilecek fayın hareketi ile maksimum kuvvetteki hareketin ipuçlarını veriyor. Sonuç olarak orta büyüklükte bir deprem yaşadık. Özellikle bölgede yer altı suyunun yüksek olmasından dolayı hasar biraz daha fazla yaşanmış. Bu bölgede hasarlı yapıların kullanılmaması ve yeni zemine uygun projelerle yapı betonarme olarak evlerin  yapılması gerekiyor” dedi.

85 YIL ÖNRCE YAŞANMIŞ

Depremin tarihsel geçmişini de incelediklerini belirten Kumsar, “Bölgedeki depremlerin ne zaman gerçekleştiğini belirten  tarihsel kronolojisini de araştırdık. Acıpayam’da en son meydana gelen deprem 1936 yılında 5,3 büyüklüğünde ve aynı yerde yaşanmış. Bu bölgede aynı fayda 83 yıl sonra yeni bir deprem oluşuyor. Bu önemli bir bulgu. Acıpayam’da yaşanılan depremlerin 80 ile 85 yıl aralığında aynı büyüklükte tekrarlandığını ortaya koyuyor” dedi.

DENİZLİ MERKEZİ ETKİLEMEZ

Sosyal medyada kirli çok bilginin dolaştığını aktaran Kumsar, “Acıpayam depreminin Denizli merkezde de fayları tetikleyebileceği ile ilgili kirli bilgiler dolaşıyor. Bu gerçek değil. Acıpayam bölgesindeki kırılan bu faylar Fethiye-Burdur Fay Zonu içerisinde yer alan faylar. Dolayısıyla oradaki hareketlilik Denizli’de aktif olan Honaz ya da Pamukkale faylarını etkilemez. Farklı mekanizmalar” dedi.

YÜZEY KIRIĞI BULDULAR

Yaptıkları incelemede Yeniköy’de 1,5 kilometre uzunluğunda yüzey kırığı bulduklarını aktaran Prof. Dr. Kumsar, “Yaptığımız araştırma içerisinde depremin etkisiyle yüzeyde bir çatlağın varlığını ortaya çıkardık.  Bu çatlağın genişliği 4 santimetreye kadar çıkabiliyor, uzunluğu ise 1,5 kilometre civarında. Marmara Depreminde 60-70 kilometre yüzey kırığı tespit edilmişti. Yüzeyde çatlama fayın hareket ettiği kısımdan yeni kırılan fayın olduğu kısım izleniyor. 5.5, 5.6 deprem büyüklüğünde yüzey çatlağı ve kırığı ile çok fazla karşılaşılmaz. 6 ve üzer depremlerde bu kırık oluşması doğaldır  ve gözlenmesi daha kolaydır. Acıpayam’da bu durumla karşılaşmamız birazda şaşırttı. Bu da yaptığımız araştırmaya yön verecek önemli bir unsur olarak kayıtlara geçti” dedi.

KAÇAK KATLARA DİKKAT!

Deprem nedeniyle yıkım ve hasar gören binaları incelediklerinde önemli bir detayın ortaya çıktığını aktaran Kumsar, “ Bir konuya da dikkat çekmek istiyorum. Betonarme binalarda çok önemli bir hasar tespit edemedik. Ancak, betonarme yapılarda kaçak kat çıkılan ve projeye uygun yapılmayan binalarda; o kaçak katların yıkıldığını ya da hasar aldığını gözlemledik. Her ne kadar imar barışı kapsamında bu kaçak yapılar legal hale gelmiş ise de, vatandaşlarımızın o yapılarını inceletmelerini öneriyorum. Olası bir depremde Denizli’de de bu durumda olan yapıların ciddi hasar alacağını Acıpayam’da gözlemlemiş olduk. Zemin etüt raporlarına göre deprem anında nasıl bir davranış gerçekleşeceğini öngörerek bu yapılar da gerekli düzeltmeler hayati önem taşıyor. Bir de özellikle betonarme binalarda ara duvarlar için dolgu malzemesi olarak kullanılan delikli tuğlalar, bu bölgede ana duvar olarak kullanılmış. Dolgu malzemesi olarak kullanılan delikli tuğlalarla inşa edilmiş yapılarda da ciddi hasar tespitlerinde bulunduk. Çok şükür can kaybının olmaması sevindirdi. Ancak burada yapı olarak bundan sonra zemin durumuna göre betonarme binaların yapılması önemli” dedi.

DENİZLİ’DE DEPREM YAKIN!

Bilim insanlarının Denizli’de 6.8 büyüklüğünde bir deprem öngörüsünü aktaran Prof. Dr. Kumsar, “Denizli’de Honaz veya Pamukkale faylarının bilimsel araştırmalara göre 6.8 büyüklüğünde deprem üreteceği biliniyor. Tarihsel bir döngüye baktığımızda da Denizli’de 350 ile 400 yıl arasında bu faylar 6 ve üzeri deprem üretmiş. Son olarak 1717 yılında Denizli’de 6 ve üzeri büyük bir deprem yaşanıyor. Öyle ki, Osmanlı Arşivlerine göre o zaman Denizli Nüfusu 12 bin. Nüfusun yarısının depremde öldüğü ve neredeyse yıkılmadık bina kalmadığı da arşivlerdeki bilgiler arasında. Dahası Denizli 1. Derece deprem bölgesi. Sıklıkla bu faylar deprem üretiyor. Üretmeye de devam edecek. Denizli merkezde  zemin birçok yerde yumuşak. Bunu bilelim. Marmara depreminden sonra Denizli’de bir çalışma yaptık. Kent merkezinde sondaj çalışması için boş arsa bulmakta zorlandık. Çünkü binaların çoğu yapılmıştı. Yani Denizli merkezde eski binalar yoğunlukta. Bazı binalarda yıkılarak yeniden o arsa üzerinde yapılıyor.Dönüşüm sürüyor.  Bu durumda var. Ama eski bir bina stoku da çok.  Denizli’de 1990’lı yıllarda hazır beton kullanılmaya başlandı binalarda. Bu büyük bir avantaj. 1990 öncesi Denizli’de kullanılan yapı malzemesi Yenice tarafından gelen kumlar ve elle karılan harçlar. Burada da kilde kullanılıyordu. Kilin betonu tutma özelliği de yok. İşçilik hatalarını da dikkate katığımızda depremde binaların hasar görme oranı yükseliyor. 1999 sonrası da yapı denetim kanuna göre yaptığımızı düşünürsek, bu tarihten önceki ayakta ve kullanılan yapıların kesinlikle incelenmesi çok önemli” diye konuştu.