Corona (Covid-19), aldığın canlar arasında çocuklar olabildiğince az.  Sanki şimdiye kadar çocuklara yapılan zulümlerin öcünü sen alıyorsun.

Yıllardır onlarca çocuk gözyaşı dökerken, ÖLÜRKEN...

Tüm dünya sessiz kaldı.

Şimdi ise tüm dünya çığlık atıyor, çocuklar sessiz ve sakin. Ölüm korkusunu bir virüste bu kadar hissedenlere sormak istiyorum.

Bir çocuğun gözünden ve kulağından bir bombayla ölmenin korkusunu hala anlayabilmiş değilsiniz!!!

Asıl virüs İNSAN!

Sadece yakın tarihe bir göz attığımızda dünyanın gözünü kulağını kapattığı katliamları size hatırlatmak istiyorum.

Bugün 16 Mart tüylerimi diken diken eden bir katliamın yıldönümü.

Tarih olarak belki hatırlamayacaksınız ama şu cümle hatırlamanıza yetecektir.

'ANNE ELMA KOKUSU GELİYOR'

İçim sızlıyor…

Elma kokusuyla öldürülen çocuğun son sözleri.

Hatırladınız mı?

Iraklı Kürt, Saddam Hüseyin'in emriyle 16 Mart 1988’de yapılan ve insanlık tarihinde sivilleri hedef alan en büyük katliamlardan birisi olarak kayıtlara geçti. Halepçe'ye düzenlenen kimyasal saldırı sonrasında ortalığa keskin bir elma kokusu yayıldı ve çocuklar kokuya doğru koştu.

Son sözleri, ‘Daye behna seva te’ yani 'Anne elma kokusu geliyor' oldu. Önce çok güzel gelen o elma kokusu sonra boğazlarını, ciğerlerini yaktı. Sonra da birer birer öldüler... Yaklaşık 5 saat süren kimyasal bombardıman sonrası, çoğunluğu çocuk ve kadın 6 bin 357 kişi zehirlenerek öldü, 14 bin 765 kişi de ağır derecede yaralandı. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) raporuna göre bu kimyasal saldırı, günümüze kadar 43 bin 753 aşkın kişinin ölümüne, 61 bin fazla kişinin de sakat kalmasına sebep oldu.

Sadece bu değil ki…

1989 yılında CIA ajanı ve Panama Başkanı Noriega, Amerika’nın emirlerine karşı çıkmaya kalkışınca, ülkesi ABD tarafından işgal edildi. Noriega tutuklandı. 3 bin Panamalı sivil öldürüldü.

1991 yılında ABD, Kuveyt’in işgali üzerine Irak’a girdi. 6 haftada 85 bin ton bomba atıldı. Ürdün Kızılay’ına göre savaşta 113 bin sivil Iraklı öldü. 1991’den 1998’e kadar ise, kötü beslenme ve hastalık nedeniyle yarısından fazlası çocuk olmak üzere 1 milyonun üzerinden Iraklı hayatını kaybetti.

1992 yılında Ermeni güçleri 25 Şubat’ı 26 Şubat'a bağlayan gece Hocalı kasabasının giriş ve çıkışını kapadılar. 83 çocuk, 106 kadın ve 70’ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 Azeri vahşice öldürüldü, toplam 487 kişi ağır yaralandı.

1992’den 1995’e kadar süren “Bosna Savaşı” boyunca tarihte eşine ender rastlanan katliamlar yapıldı ve 250.000’in üzerinde Müslüman Boşnak, Sırplar tarafından BM ve tüm dünyanın gözleri önünde öldürüldü.

1994 Ruanda katliamında, 100 gün içerisinde. 1 milyondan fazla kişi soykırıma uğradı. 400 bin civarında çocuk yetim kaldı. On binlerce kadın tecavüze uğradı.

11 Temmuz 1995 Srebrenitsa Katliamı. Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da 11 Temmuz 1995’te başlayan katliamda en az 8 bin 372 Boşnak sivil, Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerler tarafından hunharca öldürüldü. O katliamdan insanlara kalan bir çocuğun cümlesi ise;

“ÇOCUKLARI KÜÇÜK KURŞUNLARLA MI VURULAR ANNE?”

Yıl 1996 Lübnan'daki Kana mülteci kampına düzenlenen kanlı saldırıda çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 109 kişi can verdi.

2002 yılında Cenin'deki mülteci kampına zırhlı birliklerle saldıran İsrail ordusu, 1300 sivili katletti.

Yine 2006'da İsrail tam bir ay Lübnan'ı bombaladı. Savaşta binlerce sivil öldü, Beyrut tanınmaz hale geldi.

.

.

.

Ben bu satırları yazarken insan olduğum için ezildim, yazdıklarımın altında.

Ne denir, nasıl anlatılır artık bilemiyorum.

Dünyaya sığamıyoruz.

Sadece yakın tarihimizdeki katliamlardaki rakamlara bakınız.

En büyük virüs insan bence.

Asıl corona insanlar bence.

İnsanlığı asıl öldüren yine insan.