Aydem Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı, dünyada ve Türkiye’de enerji sektörünü etkileyen konu başlıkları arasında iklim değişikliğinin ilk sırada yer aldığını söyledi. Karbon ayak izinin küçültülmesi için yeni bir anlayışın hayata geçirilmesi gerektiğini ifade eden Saldanlı, bu konuda çarpıcı önerileri gündeme getirerek; ‘ İklim değişikliğini karbon emisyonunu insanların hayatına taşımak, birebir insana dokunmak lazım. Şimdi hedef şu olacak diyorsunuz ama insanlarda yeterli gayret yok. Onlara önerdiğimiz tek şey yenilenebilir enerji kullanmaları, daha fazla fatura ödemeleri. Oysa insanlar işin burasında değiller, onlara cazip gelmiyor. Bence şöyle yapmak lazım. Her insanın bir karnesi olmalı, bir notu olmalı. İşyerine neyle gidiyor? Bisikletle mi motorlu tekerlekli araçla mı? Yılda ne kadar uçak kullanıyor? Isınmak için hangi yakıtı kullanıyor? Ne kadar elbise satın alıyor? Ve yaşantısı nasıl? Evet, her insan için bir sürdürülebilirlik karnesi. Bunun insan bazına indirilmesi lazım. Ve bu karneye göre insanlara aldıkları mal ve hizmetlerde buna göre indirim yapılması lazım. Örneğin restorana gidildiğinde bir kredi kartı ile yüzde 10, yüzde 20 indirim yapabiliyorlar. Niçin karbon ayak içine göre indirim yapılamıyor? Çünkü insanların ne yaptığı belli değil. Karbon ayak izleri tek tek belirlenmiş değil, bu hedefl eri insan seviyesine indirmek lazım. Ve insanlar hayatlarını kolaylaştırmak için, kazanç elde etmek için her sene notlarını yükseltmeleri lazım” diye konuştu.

“DEVLETLERE DE GÖREV DÜŞÜYOR”

Aydem Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı, konu hakkında devletlere de büyük görevler düştüğünü dile getirdi. Saldanlı, şu görüşlere yer verdi: ‘’Devletler vergilerde indirim yapmalılar. Bu gönüllü bir birlikteliktir, insanlar gayret etmeli, kurum kuruluşlar ve devletler özendirmeli. Bütün insanların, bütün ülkelerin, bütün şirketlerin mümkün olan en fazla oranda katılımıyla katılacakları bir kampanya ancak sonuç verebilir. Bu yeni formüle ettiğim bir öneri. Bunun ilan edilmesi, gönüllü birliktelikler sağlanması ve ülkeler arasında işbirliğine gidilmesi gerekiyor. Yoksa romantik bir özlem olmaktan öteye geçemez”