2 Haziran’da yenilenecek Honaz seçimine yine millet İttifakı adayı olarak katılacak olan CHP’li Yüksel Kepenek, basın toplantısı düzenledi. Miting havasında bir katılımla geçen basın toplantısında YSK kararını eleştiren Kepenek, engelli çocuğunun haklarından kısarak girdiği seçimle ilgili alınan karar nedeniyle hakkını helal etmediğini söyledi. Kepenek’in basın toplantısında söylediklerinden satır başları şöyle; “YSK’nın düzenlediği listeden oy kullanamayacak insanlar çıkardılar, bunun üzerinden bir tiyatro oynadılar. Ben bu seçim sürecinde harcadığım her kuruş paranın, harcadığımız her emeğin, ekibimizin haklarının yenildiğini düşünüyorum. Bu haklarımızı başta YSK üyeleri olmak üzere, İçişleri Bakanı’na, Adalet Bakanı’na, bunda rol oynayanlara helal etmiyorum, öbür dünyada da elim yakalarındadır.

Bizim bu seçimi kazandık ama elimizden almak için her türlü oyunu oynadılar, her türlü hileye başvurdular. Halk; ‘yeter artık düşün yakamızdan, bu seçimin sonucuna halk karar verdi, buna karışmayın’ dedi. Ama duymadılar. Ankara’daki beyler, kendi karanlıklarında boğulacaklardır. Neden biliyor musunuz? Çünkü bu listenin hazırlayıcısı ben değilim. Bu devletin listesi ve bu listede oy kullanan herkesin oy güvenliği devlete aittir. Eğer bunların içinde oy kullanamayacak vatandaş var ise şimdiye kadar neredeydiniz? Neden bu seçmen listeleri hazırlandığında itiraz etmediniz? Neden sandıkta itiraz etmediniz? Neden ilçede itiraz etmediniz? Nede ilde itiraz etmediniz de gittiniz Ankara’da itiraz ettiniz? Buna etik değerlerimiz diyemem. Buna ahlaki diyemem, buna insani diyemem, buna vicdani diyemem. Buna demokrasi hiç diyemem.

Neden bu kadar duygusalım biliyor musunuz? Ben bu seçim sürecini kıt koşullarda kısıtlı bir bütçeyle gerçekleştirdim. Ama halk bana kucağını açtı. Ben harcadığım her kuruşun engelli oğlumun haklarından kısarak bu noktaya getirdim. O yüzden onlara hakkımı helal etmiyorum, yazıklar olsun diyorum.

“HATANIN CEZASINI YÜKSEL KEPENEK ÇEKİYOR”

27 yıl devlet memurluğu yaptım. Bir kural vardır, idarenin yaptığı hata idareyi bağlar. İdare bir hata yaptı, cezasını Yüksel Kepenek çekiyor. Yok böyle bir adalet, yok böyle bir demokrasi, yok böyle bir insanlık. Halkın emanetini lütfen halka iade edin. Demokratik koşullarda kazanılmış bu seçimin sonucunu lütfen tescil edin. Etmezseniz halk 2 Haziran’da daha güçlü şekilde tescil edecektir. Bizim çok güçlü bir ekonomimiz yok ama çok güçlü bir yüreğimiz var. Bizim arkamızda dimdik örgütümüz var, kahraman seçmenlerimiz var.

“ELLERİNDE ÇAPALARLA SANDIĞI KORUDULAR”

Bu seçimde öyle hikayeler yaşadık ki, 31 Mart akşamı Akbaş Mahallemizde demokrasi kahramanları sandıkların üstüne oturdu. Sandıkları teslim almak için gittiler. Bir kadın, bir çocuk, bir erkek, elinde çapayla o sandıklara sahip çıktıysa demokrasi Honaz’da, Akbaş’ta kazandı. Belediye başkanı seçildiğimde Akbaş’a bir meydan yaptıracağım. O meydana da Demokrasi Anıtı yaptıracağım. Figürü de belli. Seçim sandığı, üzerine bir çocuk oturmuş, anne, bir yaşlı amca, ellerinde çapayla, orakla seçim sandığına sahip çıkıyor. O nedenle seçimi kazandığımda ilk çalışmayı Akbaş’tan başlatacağım.

“GÜNEŞ GÖRÜLDÜ”

Seçim süreci gerçekten çok zorlu geçti. Çünkü karşımızda kocaman bir devlet gücü, kocaman bir ekonomik yapı, holdingler, şirketler… Buna rağmen biz burada halkın karar verdiğinde karşısında hiçbir şeyin duramayacağını gördük. Halk karar verdi. Halk ‘Cumhuriyet Halk Partisi’ dedi. Millet İttifakı ve onun liderliğini yapan Yüksel Kepenek’i belediye başkanı ilan etti. Ama onlar türlü hilelerle ‘hayır’ diyor. Ama 1,5 ay erteleyebilirler. Güneş artık görüldü, asla örtemeyeceksiniz, güneşi balçıkla sıvayamayacaksınız. Halk ortaya çıktı, geriye dönüşü yok bunun. Çünkü halk hareketleri böyle başlamıştır.

“MATEMATİĞİN NE OLDUĞUNU ANLATACAĞIZ”

Seçim süresince hiç ötekileştirici dil kullanmadık. Listemizdeki arkadaşlara her türlü çamuru attılar. Sonra da timsah gözyaşları döktüler. Bunlarda etik denilen şey sadece harflerden oluşuyor. Bizim için ise etik bir değer, namus, şeref. Öylesine güçlü bir değer ki bizim için biz çiğneniriz etik çiğnenmez. Ama onlar bir arkadaşımızı linç etmek için yola çıktılar, aleyhimize bir sürü kara propaganda yaptılar ama başaramadılar. Çünkü bizim bu seçimi alamayacağımız gibi olumsuz bir algı yaymaya çalıştılar. Gerçeği 2 Haziran’da öyle bir kavratacağız ki matematiğin ne olduğunu anlatacağız.

“SANDIKTA DEFALARCA YENDİK DİYECEĞİZ”

Listeleri iyi araştırın. UYAP sisteminden mi yapacaksınız, yazışma mı yapacaksınız ne yapacaksanız yapın. Hani bilgi çağındaydık, hani bilgi toplumuyduk, hani dünyanın en büyük ekonomilerindendik, hani dağlara taşlara hükmediyorduk? Bir seçim listesine hükmedemeyen sistem kendisini nasıl dev aynasında görebilir? Bu nedenle yaşanılan utancın benim üstümde değil, başkalarının üstünde olduğunu biliyorum.

Buraya ‘aşağıdakiler’ diyorlar. Toplumun aşağısında kim bulunur? Halk bulunur, emekçiler bulunur, yoksullar bulunur. Diyorlar ki yukarıda biz varız, aşağıda siz varsınız. Doğru bir tanım. Evet, aşağıda biz varız, yukarıdakilere dünyayı dar edeceğiz. Biz hiçbir zaman emek hırsızlığı yapmadık, doğru dil kullandık. Çocuklarımıza sağlam ve onurlu bir miras bırakabilmek için yola çıktık. Bu nedenle 2 Haziran’da gerekli dersi vereceğiz. ‘Çocuklar bizim önümüze defalarca sandık getirdiler, defalarca yendik, defalarca yendik, defalarca yendik’ diyeceğiz.

AKBABA: ADALET ARAYIŞININ PARDONU OLMAZ

CHP İl Başkanı Mahir Akbaba da YSK’ya 2 Haziran listelerini düzgün ve hatasız yapma çağrısında bulunarak, “Hak kavramının, adalet arayışının ve hukuk temelli bir hayatın pardonu olmaz, özür dilerimi olmaz, affedini olmaz. Seçmen listelerinin düzenleyeni belli. Yüksek Seçim Kurulu’nca düzenleniyor, tasnif ediliyor, bölgelere gönderilip askıya çıkarılıyor. Askı süresinde gelmeyen bir itiraz, sandık esnasında tutulmayan bir tutanak, sonuçlar ilçe ve il seçim kurullarında değerlendirilirken konulmayan bir şerhin olmadığı bir durumda Yüksek Seçim kurulu kendi hatasını Yüksel kepenek’e ödetmeyi tercih etmiştir. Bir başka ülkede olsa, kurumun başındaki kişi özür dileminin ötesinde görevini de iade eder. Ben buradan Yüksek Seçim Kurulu’na sesleniyorum: Eğer bu listeleri doğru ve düzgün bir şekilde düzenleyemiyorsanız o koltuklarda oturtmanızın hiçbir anlamı yok. Her seçimin kendi içinde hassas dinamikleri olur. 31 Mart seçimi de böyleydi. Bizler martın sonunu bahara erdirecek, yüzümüzü güneşe dönecektik. Türkiye genelinde, Denizli’de ve Honaz özelinde bunu başardık” dedi.