Kalemin ışığı söner mi?

Bir belediye etkinliği düşünün…

Bir kafe, restoran tanıtımı, masa başında gülümsemeler, kameralar, etiketler…

“İçerik üreticileri”, böyle bir meslek var mı bilmiyorum ama, onların değimiyle; “sosyal medya haber sayfası yöneticileri” ve “influencerlar” davet edilmiş.

Ama o masada kimler yok biliyor musunuz?

Gazeteciler.

Evet, bu kentin gecesini gündüze katan, yağmurda, sıcakta, yangında, seçimde, törende orada olan gazeteciler.

Denizli’yi her yönüyle tanıtmak, turizmini güçlü kılmak, tarımsal üreticinin yanında olmak, STK’lar, odalar, belediyeler ile şehir için yapılan her çalışmanın içinde olmak, esnafıyla dertlenmek, insana dokunmak, vatandaşın görüşünü yansıtmak, yaşam hikayelerini kamuoyuyla paylaşmak, sporun her branşına destek olmak, geleceğimiz olan çocukların eğitim hayatlarında dokunmak, şehrin ekonomik gelişimini yakından takip ederek var olan sorunların çözümü için uğraş vermek, şehrin yüzlerce yıllık kültürünü, gastronomi mirasını geleceğe taşımayı görev edinmiş gazeteciler…

Mesleğin etik, ahlak kuralları çerçevesinde şehirle bütünleşen, şehri için kalbi çarpan gazeteciler!

Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık’ın sosyal medya hesabından öğrendik daveti.

Gazetecilere haber verilmemiş, çağrılmamış.

Meslektaşlarım Başkana durumu sorduğunda, “organizasyon bana ait değil” diyerek o fotoğraflara yansıyan ve etkinlikte yer alan Denizli’nin iki önemli oda başkanını adres göstermiş.

Oysa mesele kimin organize ettiği değil; kimin yok sayıldığıdır.

Üstelik bu etkinlik, kamu kaynaklarıyla yapılan bir tanıtım organizasyonuydu; yani o masada halkın adına orada olması gereken gazeteciler, halkla bağı temsil eden kalemler yoktu.

Kadir Tatık, Tavas’ta son dönemde kültürel, sosyal ve ekonomik alanda önemli adımlar atan bir isim.

Şehrine değer katan projeleriyle, üretime ve yerel kalkınmaya verdiği destekle fark yaratıyor.

Ancak böylesine vizyon sahibi bir belediye başkanının, “sosyal medya haber sayfası yöneticileri” ifadesiyle gazeteciliği aynı potaya koyması şaşkınlık verici.

Gazetecilik, etkileşim ya da sosyal medya yönetimiyle karıştırılmaması gereken bir meslektir.

Bu paylaşımda, farkında olunmadan da olsa, bir mesleğin itibarı zedelenmiştir.

Bir şehrin gerçek gücü sadece yapılan yatırımlarda değil, o yatırımları doğru anlatan kalemlerle kurulan güven köprüsünde saklıdır.

Bugün herkes bir şey paylaşıyor, herkes “içerik üretiyor.”

Ama gazetecilik üretmek değil, tanıklık etmektir.

İçerik üreticisi “beğeni” arar, gazeteci “gerçek” arar.

İçerik üreticisi sponsorlu paylaşım yapar, gazeteci kamu adına hesap sorar.

İçerik üreticisi kamerayı kendine çevirir, gazeteci ise; topluma!

Bir belediyenin festivalinde, krizinde, açılışında kim var bugüne kadar?

Gazeteci.

Bir yangında, bir kazada, bir gece vakti halkı bilgilendiren kim?

Yine gazeteci.

Ama bir gün geliyor, o gazeteci masada yok.

Yerine etkileşim hesapları oturuyor.

Ve o gün, gerçeğin ışığı biraz daha sönüyor.

Gazetecilik sadece haber yazmak değildir; halkın doğru bilgiye ulaşma hakkını korumaktır.

Bu yüzden gazeteci, toplumun en görünmez ama en güçlü kamu hizmetlisidir.

Bir belediyenin, bir kurumun ya da yöneticinin yaptığı her iş, halkın parasını, halkın umudunu, halkın geleceğini ilgilendirir.

Gazeteciler bu gerçeği halka taşır, sorar, araştırır, sorgular.

İşte tam da bu yüzden gazeteciliği yok saymak, halkı susturmaktır.

Madem öyle…

Basın açıklamalarını, belediye başkanlarının icraatlarını, tepkilerini, eleştirilerini, yatırımlarını, projelerini, festival programlarını influencerlar duyursun.

Toplumun haber alma hakkını da “trend” listelere teslim edelim.

Ama unutmayın!

Gazetecilik bir meslekten öte, toplumun vicdanıdır.

Ve vicdan, sponsorlu içerik değildir.

Bir belediyenin davet listesinde gazeteciler yoksa, o liste eksik değil, yanlış listedir.

Çünkü bir kenti yaşatan sadece yapılan işler değil, o işlerin hikâyesini anlatan kalemlerdir.

Gazeteciler halkın bilgisini halka taşır.

Onları yok saymak, toplumu sessizliğe mahkûm etmektir.

Bugün bir restoran tanıtımında yokuz,

yarın belki haberin kendisinde de olmayacağız.

Ama şunu herkes bilsin!

Bu meslek susturulmakla tükenmez.

Biz oradayız.

Her zaman orada olacağız.

Çünkü biz “görünmek” için değil,

göstermek için varız.

Çünkü biz gerçeğin nöbetçisiyiz.

Işık sönse de, kalem yanmaya devam eder.

GAZETECİLİK BİR ETKİLEŞİM DEĞİL, EMEĞİN, GERÇEĞİN ADIDIR…

{ "vars": { "account": "UA-108757569-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }