Ortopedi ve Travmatoloji A.D. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Reşit Güngör, yapılan ameliyatlar ve tedaviler hakkında açıklamalarda bulunarak, “Günümüzde eklem protezi operasyonları ortopedi ve travmatoloji branşının en başarılı girişimlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Buna rağmen operasyon sonrası oluşan ağrı, bulantı-kusma ve ayağa kalkıp yürüyebilme gibi hastayı endişelendiren durumlar ile birlikte, oluşabilecek kanama, kan transfüzyonu gereksinimi, enfeksiyon gibi komplikasyonlar hastaların iyileşme dönemlerinin uzamasına yol açabilmektedir. Hastanın bu endişelerini ve cerrahi stresini kontrol altına alabilmek, oluşabilecek komplikasyonları-istenmeyen durumları en aza indirebilmek modern protez cerrahisinin ana hedeflerini oluşturmaktadır. Bu hedefler ortopedi ve travmatoloji branşı ile ilgili akademisyenleri bir takım araştırmalara yönlendirmiştir. Yapılan araştırmalar, hastaların cerrahi streslerinin giderilmesi ya da azaltılması ile birlikte ortopedi, anestezi, fizyoterapi ve hemşirelik hizmetlerinin kombine olarak multi-disipliner yürütülmesinin iyileşmeyi hızlandırdığını ortaya koymuştur. Biz de bu amaçla, hastanemizde ortopedi ve travmatoloji, anestezi ve rehabilitasyon, fizyoterapi ve rehabilitasyon ve hemşirelik branşlarından oluşan ekibimizi kurduktan sonra Türkiye’deki ilk uygulamalardan biri olarak ‘Hızlı İyileşme Protokolü’nü geliştirdik. 2017 yılından itibaren diz protezi operasyonlarında başladığımız bu uygulama ile birlikte ağrı ve bulantı-kusma yönetimi, hastanın mobilizasyonu ve komplikasyonların azaltılması konularında büyük ilerlemeler kaydettik” dedi.

HASTALARA EĞİTİM VERİLİYOR

Doç. Dr. Harun Reşit Güngör, “Hastanemizde uyguladığımız “Hızlı İyileşme Protokolü” hastanın operasyon gününün belirlenmesi ile başlamaktadır. Bundan sonraki tüm aşamalar denetimli olarak takip edilmekte ve 22 kriter ile protokole tam uyumun sağlanıp sağlanmadığı kontrol edilmektedir. İkinci aşama hastanın anestezi tarafından Prof. Dr. Hakan Erbay gözetiminde genel durumunun uygunluğunun değerlendirilmesi şeklindedir. Bunun için gerekli laboratuvar tetkikleri ve muayeneleri yapılmaktadır. Üçüncü aşamada ise hastaya operasyon ile ilgili hemşirelik hizmetleri ve fizyoterapi ünitesi tarafında eğitim verilmektedir. Fizyoterapi eğitimi fizyoterapist doktora öğrencilerimiz Gökhan Bayrak ve Raziye Şavkın tarafından Doç. Dr. Nihal Büker gözetiminde verilmektedir ve cerrahi sonrası yürüme yardımcısı kullanımı, ödem ve ağrı kontrolü, uyku ve dinlenme pozisyonları, arabaya binme-inme, merdiven çıkma-inme, giyinme gibi günlük yaşam aktiviteleri ile egzersiz protokolü gibi konuları içermektedir. Hastalara bu eğitimler verildikten sonra bilgiler ve uygulanacak egzersiz ve program detayları basılı olarak broşür halinde verilmektedir. Tüm bu eğitimlerin amacı hastanın cerrahi stresini ve hastalık rolünü azaltabilmek ve hastayı en ideal şartlarda ve fiziksel ve metal olarak en iyi durumda operasyona alabilmek için yapılmaktadır” diye konuştu.

HASTA TABURCULUK KRİTERLERİNE GÖRE TABURCU EDİLİYOR

Tüm şartlar sağlandıktan sonra hastaların sadece 2 saat açlık sonrası operasyon günü sabah yatış yapıldıktan sonra ameliyathaneye alındığını belirterek, “Açlık süresinin kısa olması ve sabah erken operasyon stresi azaltan ve cerrahi yanıtın daha ideal olmasını sağlayan faktörlerdir. Operasyon ameliyat sonrası ağrıyı azaltmaya kanama vb. komplikasyonları önlemeye yönelik uygun teknikler kullanılarak tercihen bölgesel anestezi altında yapılmaktadır. Ameliyat sonrası servise alınan hasta postop 4. saatte fizyoterapist eşliğinde egzersize başlandıktan sonra ayağa kaldırılarak yürütülmektedir. İlk gün yürümeye başlayan hasta hastalık rolünden daha çabuk çıkarak geceyi daha rahat geçirmektedir. Ameliyat sonrası 1. günde tekrar fizyoterapi programına alınan hasta taburculuk kriterlerine uygunluk durumuna göre taburcu edilmektedir” diye ifade etti.