Denizli’nin sıcağı mı, günlük koşuşturma mı yordu sizi… Hayatın insanın kucağına bıraktığı stres, gerginlik bıktırdı mı? Öyleyse hayata biraz farklı bir pencereden bakmanın zamanı geldi galiba! İnsan ve doğa bir bütün. Kopmamız, ayrılmamız da mümkün değil. Hayata kısa bir mola vermek veya biraz da dinlenmek, kafayı boşaltmak ve enerji kazanmak istiyorsak doğa ananı kucağına bırakmalıyız kendimizi. Evet şehir yaşamının insanı çevreleyen illetlerinden birazda olsun uzaklaşmak için doğa tarifsiz bir ilaç. Tecrübeyle sabittir.  Size bir önerim var! Çokta uzağa gitmenize bile gerek yok. Denizli’nin dört bir tarafı doğal güzelliklerle çevrili. Görmesini, bakmasını ve yaşamasını bilene tabi. Denizli’nin uç ilçelerinden birisi olan Beyağaç İlçesine düşsün yolunuz o zaman…

Yeşile bürünmüş Beyağaç İlçesi, gözlerde renk doyumunu sağlayan ender yerlerden bir cennet köşe. Beyağaç Belediyesi’nin doğa turizmi için gelen misafirlerini ağırlamak ve bölgede turizmin gelişmesine olanak tanımak adına kısa zaman önce tamamlayıp hizmete açtığı taş evlerde kalmanızı öneririm. O güzel atmosfere ramak kala biraz dinlenmekte de fayda var çünkü. Sonrasında çadır ve kamp malzemeleriyle Sandras dağına çıkmaya başlayalım. Bu arada yol kısa zaman önce asfaltlandı. Önceden baya bir çilesini ve tozunu yuttuk bu yolun. Bisiklet, motor ya da araba hiç fark etmez neyle ulaşım sağlamak istiyorsanız gidebilirsiniz. Dağa tırmanışa geçtiğinizde ilk olarak tarihi çamlarla çevrili Yumaklı Yaylası karşılar sizi. Oranın suyunu içmenizi öneririm zira çok lezzetli. Buradan sonra bir fırsat bölge daha var. Yumaklının hemen alt kısmında Boyalı Derede biraz zaman geçirmenizi öneririm.

Kurun çadırınızı etrafı Boya ve çam ağaçlarıyla çevrili çayın soğuk sularını hemen yanına. Bol oksijeni içinize çekin ve yeşil dokunu içinde harika bir manzarayı seyre dalın. Bu arada berrak ve soğuk olan derenin suyuna da girerek üzerinizdeki tüm yükleri atma imkanı verin kendinize. Bu durağın ardından da yola tekrar çıkalım. Kendinizi birazdan yeşile gözlerin doyduğu bungalov evlerinde dinlenme imkanı sunan Topuklu Yaylası karşılar. Doğa turizmi açısından her şeyi sunan Topuklu Yaylasında devasa anıt ağaçlar ve çam ağaçları eşlik eder size. Öyle ki, tıbbi aromatik bitkilerin kokusuyla çok güzel bir uykuya dalabilirsiniz burada. E çıktık yola rotaya devam edelim o zaman.  1500 yıllık anıt ağaçları ve ormanın içinden geçelim. Ormanın güzelliğine gözlerinizin doyacağına emin olabilirsiniz bu arada. Sonrasında Ege’nin Çatısı Sandras Dağının 2300 rakımdaki zirvesi Çiçek Babanın hemen altında patlamış bir volkanın insanoğluna hediye olarak sunduğu güzelliği ile kendine hayran bırakan Kartal Gölü karşılar sizi 1900 rakımda.

Dağlardan arıklarla süzülüp gelen kar suları besler 1 kilometrekarelik gölü. Yeşil çimlerin arasına uzandığınızda tüm sıkıntılar gider o doğanın güzel köşesinde. Arıklar içmeye doyamayacağınız sularla dolup taşmaktadır zaten. Kurun çadırınızı bu güzelliğin içine. İşte dünyada yaşadığınızı hissettirecek, doğanın cezbeden güzelliğini ayaklarınızın altına serecek bir yer Kartal Gölü. Birçok doğaseverde boş bırakmaz bu güzel yeri.  Gelip çadırını kurar ve o doğal güzelliğinin sonuna kadar tadına bakarlar. Sizin üzerinizde de ne stres ne de gerilim hiçbir şey kalmaz. Hatta çıkın Çiçek baba Zirvesine. Denizli 40 derecelik sıcak altında inlerken daha erimemiş karlarla oynama ve serinleme imkanı bulacaksınız orada. Gecesi ise ayrı güzeldir ve cennetten köşenin. Yıldızlara uzansanız tutacak gibi olursunuz. Yıldızların parıltısı içinde, arıklardan akan suların sesiyle ninni misali derin bir uykuya dalacağınız ender bir yerdir burası. E bizden tavsiye etmek. Gerisi size kalmış. Hoşça kalın.