Eksiklerini tamamlayamadığımız hayatın,EKSİ’lerini yok sayıp,ARTI’larına odaklanarak tam olamayız!!!

Güzeli düşünelim,iyiyi kodlayalım,pozitif yaklaşalım ama gerçekleri de yadsımayalım !!!

-Ben bir para mıknatısıyım..

-Para sürekli bana akıyor...

-Parayı seviyorum...

Ohhhhh.Akşamdan bütün olumlamalarımızı yaptık.Çil çil altınları üzerimize akıttık,tahayyül edebileceğimiz kadar para yağmurunda ıslandık...

Hatta mistiklerin,iki kaşımızın arasında olduğunu iddia ettiği ama dıştan bakınca görülmeyen,anlımızın çatında konuşlandığı varsayılan üçüncü gözümüzden,mor ışık hüzmelerini evrene saldık,gözle görülür elle tutulur somut zenginliğe ulaşmak umuduyla uykuya daldık...

Ve fakat para sayma makinesinin tatlı sesiyle rüyamızda mest olurken,gecikmiş fatura bildirimiyle,acı gerçeklere uyandık...

Para mıknatısı olamamıştık belki ama elektrik,su,doğalgaz  faturaları,paramızı mıknatıs gibi çekmeyi başarmıştı !

Bollluk,zenginlik akışına kapılamamıştık şayet,kirayı ve ekstreleri yatırırken,maaşımızın ne kadar akışkan olduğunu anlamıştık !

Hayır,hayır,hayır....Yine de bizim hayatımızda negatifliğe yer yoktu...

Bedenimizden önce belleğimizi beslemeliydik ve kahvaltı masasına zeytin,peynir dizmeden,zihnimize olumlamaları yerleştirdik...

Artık tek yapmamız gereken Evren’e pozitifi bırakıp,beklemekti..

-Hayat bana güzel hediyelerle gelir

-Bugün çok güzel bir gün

Veee sağanak yağmurda otobüs beklerken,fooşşş diye paçamıza sıçrayan çamur,kainatın bize hediyesi olmalıydı !!!

Yada üzerimize pisleyen kuşun verdiği mesajdan,seçilmiş kişi olduğumuzu anlamalıydık.Bugün bahtımız açık olmalıydı..

“Seni şakacı evren,mesajını aldım”deyip,bir de gülücük yollarsak,mutluluk kaçınılmazdı !

İş yerindeki suratsız patronumuzun gudubetliği bile gülen yüzümüzü astırmamalıydı !

Neticede önemli olan;Emeğimizin  karşılığının insanca sunulması değil,iyi kötü bir işimizin olması ve ay sonunda ücretin tam yatırılmasıydı !

Bu düşüncelerle Evren’in sunduğu nimetlere teşekkür ederken,küçülmeye giden şirketin,işimize son vermesine aldıramazdık !“ Ben mutlu olmayı seçiyorum” diyerek Cihan’a bir olumlama daha savururduk..Elimizdeki tazminatı da oraya buraya...

Şimdi yapacak tek bir şey kalmıştı !

Eksileri ve artıları masaya yatırıp,negatiflerden arınıp,yine pozitif hayallere dalmak !

Hatta hayal etmekle kalmayıp,isteklerimizi bir panoya asmalıydık !

Dergilerden kesilen ev,araba,para resimleriyle süsleyip,hayatımıza çağırmalıydık !

Böylelikle hedef belirleyip,çok uğraşmadan,hayal dünyamızı gerçeklerimiz yapacaktık !

Kazanmış,almış,yapmış,ulaşmış,mutluymuş,sorunsuzmuş gibi yaparak Evren’i kandıracaktık !

Umut ettiklerimize ulaşamadıkça,içine düştüğümüz umutsuzluklarımızı,umut tacirlerine kaptırmadan yaşamayı umut edecektik,sonra da buna “ Umut fakirin ekmeğidir” diyecektik !!!