Ne menem şeydi bu “Sosyal medya”?

Kötülere feyz, naif ruhlara kötü örnek olabildiği gibi kendini bilene sonsuz cevherdi...

Sosyalleşmenin yanlış anlaşıldığı, medyatikleşmenin kolaylaştığı günümüzde, sıcak muhabbetlerin katili, biten ilişkilerin faili olsa da iletişime geçmenin en kestirme yoluydu!

Milyonlarca insanı, farklı farklı hayatları, sayfalarca kitapları, araştırma sonuçlarını, işsizlik rakamlarını, reklamları, taraflı ve tarafsız ajansları, güzellik standartlarını, markaları, yemek videolarını, etkinlik tanıtımlarını, kişisel gelişim farkındalıklarını ve hatta dünyayı sığdırdık küçük ekranlarımıza,

ama kendi dünyamıza sığamadık!

Etiketlerin yarattığı dalga etkisi, bazen “Koca cinayetine” kurban giden bir kadının sessiz çığlığına dönüşürken en ağır yaptırımların da adalet terazisiydi…

Öte yandan sosyal medyanın bir gecede şöhret etme gücü, bir kalemde yerin dibine sokma ihtimaliyle hep yarış içindeydi...

Kendi yarattığını, eliyle yok eden,

İyiye kulp bulup, kötüyü görmezden gelen,

Hassasiyeti “Duyar kasma” diye nitelendiren,

Geyik muhabbetlerini pek bir seven,

Mürekkep bile yalamadan bilgiyi eleştiren,

Klavyelerin meydanı, kimliksizlerin medyasıydı...

Çalıntı fotoğraflarla açılan sahte hesaplar, ağzına geleni karalamanın en korunaklı yolu zannedildi ve bastırılan mutsuzluklar bir bir ortaya serildi...

Kendi başarısızlıklarına olan öfkelerini, meyve veren ağaçları taşlarken hafifletenler, yeni bir deşarj olma yolu keşfetti. Ve bu rahatlama yöntemi her geçen gün bir adım öteye gitti...

Çarkı bozulmuş düzende, sosyal medya kiminin boğazına dizilirken, kimine bulunmaz nimetti...

Etkin gruplarla iş ilanları iletildi, zorlanan sınırlarıyla yaratıcılıklar ve yeni sektörler geliştirildi. Kullanım sebebi ise; Balık tutmak ya da balık yemek isteyene göre değişti…

Fakat hakkı yenmemesi gereken güzellikleri de herkesin kalbini fethetti…

Yardımsever ve merhametli yürekler, birlikten kuvvet doğurdu. Çaresiz kalmışlara medet, şifa bekleyene sıhhat, sistemin yetemediğine devlet oldu!

Bazen de ölüme sürüklenen hayatların, kara haberlerini duyurdu. Duyanlar da duymayanları uyardı!

Kulaktan kulağa yayılan bilgiler, kontrole tabi tutulmayan kimyasallar gibi yaşamları kararttı!

Galiba,”Deli bal” misali, kâh  zehir kâh ilaçtı!