Aktüel

Akbelen’in ve Avdan’ın Dirençli Kadınları

İki kadın, kimilerin değimi ile “marjinal” iki kadın.

Biri Akbelen direnişin simgesi haline gelen 88 yaşındaki Zehra nine, diğeri Avdan direnişinin simgesi haline gelen 74 yaşındaki Hatice nine.

Bu iki köy kadını geçtiğimiz günlerde Avdan’da buluştular. Birbirlerine hasretle sarıldılar.

Birbirlerine 74 km uzaklığı olan bu iki köyün kaderi ortak. Biri Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizdere Köyü mücadele alanı olarak Akbelen Ormanı, Diğeri Denizli’nin Tavas İlçesinin Avdan Köyü.

Zehra nineyle Hatice nineyi bir araya getiren faktör de topraklarına, sularına ve ormanlarına sahip çıkmak için verdikleri mücadele oldu.

Akbelen köylüleri günlerce sürdürdükleri mücadeleyi TBBM’ne taşımak için çıktıkları Ankara yolunda, yıllarca mücadele veren Avdan köylülerine uğramadan geçemediler.

İşte bu iki yaşlı köylü kadının birbirlerine özlemle, inançla sarılmaları bu ziyarette gerçekleşti. O sarılma anında kafalarından kim bilir neler geçti, bunu bilemeyiz ama toprakları, ormanları ve zeytinleri için verdikleri mücadeleye bütün ülke hatta dünya şahit oldu.

AKBELEN’İN ZEHRA NİNESİ

Milas’a bağlı İkizköy’de yaşayan köylüler, Limak Holding ve İÇTAŞ ortaklığındaki Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrali’ne (YK Enerji) kaynak sağlamak için Akbelen ormanında maden sahasının genişletilmesine karşı direniyorlardı.

Köylüler, iki yıldır ormanın girişinde çadır kurarak nöbet tutuyorlardı. Ancak geçtiğimiz günlerde çok sayıda jandarma ekibi ve TOMA, çadırlı nöbet alanına baskın düzenledi. Köylülerin direnişi kırılarak, bölgeye girişleri yasaklandı. Köylülerin elinde kalan sadece çadır kurdukları arazi vardı. Bu alan adeta direnişin üssü haline geldi. İşte doğma büyüme İkizköylü olan 88 yaşındaki Zehra Yıldırım sabah erken saatlerden akşama kadar çadır alanında bekliyor ve kesimi engellemek için ağaçlara sarılıyor. Zehra nine iki çocuğu ve 3 torununu da İkizköy’de büyüttü. Zehra nine ve çocukları çiftçilikle ve zeytincilik uğraşıyor. Sahip oldukları toprakları, ormanları şirketlere kaptırmak istemiyor.

Zehre nine, “Bizler havasına, suyuna, toprağına aşık köylüleriz. Bu topraklarda doğduk, büyüdük, yetiştik, yetiştirdik… Bu topraklar, bu ormanlar için mücadele ettik! Mücadelemiz ormanlarımız, köyümüz, geleceğimiz içindir.” Diyor ve haykırıyordu ağaca sarılarak, “"Kesim son bulana kadar direneceğim. Buralar kesilirse susuz kalacağız!"

Zehra nine ormanların kesilmesi ile ne ile karşılaşacağını, yıllardır şirketin işlettiği açık maden alanını görerek öğrenmişti. Bunun için kitap okumasına, belgesel seyretmesine veya birilerinin anlatmasına gerek yoktu. O, Yaşayarak öğrenenlerdendi. Gözleri görmeyenler, kulakları duymayanlar, öğrenmek istemeyenler için onun haykırışlarının bir anlam yoktu.

AVDAN’IN HATİCE NİNESİ

74 yaşındaki Hatice Kocalar, Avdan’dan "Bu eller her şey yetiştirir. Zehir istemiyoruz" diye haykırdı günlerce.

Tavas’ın şimdiki mahallesi eskinin köyü Avdan’ın kaderi de İkizköyle aynı yazılmış sanki. Ocak 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan kararla 3 milyon 764 bin metrekarelik alan için acele kamulaştırma kararı alınıp tarım arazileri kömür çıkaracak şirketlere adeta peşkeş çekildi. Daha önce termik santral yapımı girişimine karşı çıkan Avdan ve civar köylerin mücadelesi sonucu bu girişim geçici de olsa durdurulmuştu. Bu tecrübeyle Avdan köylüleri kamulaştırılan tarlaları için her türlü yasal yollara başvururken kamuoyu oluşturmak içinde defalarca eylem ve basın açıklamaları yaptılar.

İşte Hatice nine bu eylemlerde konuşarak Avdan mücadelesinin sembolü oldu. Hatice nine biliyor ki toprakları kömür uğruna elden giderse artık, tütün, üzüm, mercimek, şekerpancarı, elma, kavun ve karpuz ve zeytin elde edemeyecek.

Hatice nine biz her şeyi gördük, bize vatan haini dediler diyerek “Bu vatan bu toprak kimin? Bu toprak burada sıra dağlar gibi duranlarındır. Bu  vatan ağaçları yıkıp toprakları talan edenlerin değildir.” Diyor. O da Zehra nine gibi “Adalet nerede, hak nerede!” diye haykırıyor.

Toprağına, suyuna, havasına sahip çıkan bu iki yiğit Anadolu kadınının duruşu, umutlarımızı yeniden yeşertti. Bu gün yasa, Anayasa tanımayarak talanlarını sürdüren şirketler tarihin çöp kutusuna gidecekler, bu iki köylü kadının mücadeleleri ise topluma ışık olacak. Tek üzüntümüz ülkemizin ormanları ve topraklarının heba olması.

Çiçek gibi insanların kalbini kırdınız, umutlarını yok ettiniz, bahçeleriniz bahar görmesin.

{ "vars": { "account": "UA-108757569-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }