Üroloji Uzmanı Dr. Yusuf Gençten, erkeklerde en sık görülen kanserlerden biri olan prostat kanserinin, akciğer kanserinden sonra kanser ölümlerinin en sık sebebi olarak gösterildiğini vurgulayarak, Eylül ayı prostat kanseri farkındalık ayı vesilesiyle önemli bilgiler verdi. Prostatın erkek üreme sağlığı için gerekli olan salgıyı üreten bir bez olduğunu belirten Dr. Gençten “Bu bez mesanenin (idrar kesesi) altında yer alır. Prostat kanseri, prostatta anormal hücreler gelişip büyüdüğünde ortaya çıkar. Bu anormal hücreler kontrolsüz bir şekilde çoğalmaya devam edebilir ve bazen yayılabilir. Çoğu erkekte prostat kanseri yavaş büyüyen bir hastalıktır. Kanser hücreleri prostat bezinin içinde kaldığında ve yavaş büyüdüğü için hiçbir zaman sorun yaratmayabilir” diye konuştu.

20230925aw038132-0

“YAŞ İLERLEDİKÇE RİSK ARTIYOR”

Araştırmalara göre prostat kanseri için “yaş ve ailede prostat kanseri öyküsü” olmak üzere kesinleşmiş iki önemli risk faktörü olduğunu aktaran Dr. Gençten yaş ilerledikçe riskin arttığını, 75 yaşına gelindiğinde 7 erkekten 1’inde prostat kanseri görüldüğünü söyledi.

Cemal Kobaş Serinhisar’da Gençlerin Kalbine Girdi Cemal Kobaş Serinhisar’da Gençlerin Kalbine Girdi

Baba, kardeş gibi yakın akrabalarda prostat kanseri görülenlerin bu kansere yakalanma riskinin diğer kişilere göre çok daha yüksek olduğunun altını çizen Dr. Gençten, birden fazla akrabada prostat kanseri görülmesinin riski daha da artırdığını; ayrıca ailede meme ya da yumurtalık kanserlerine rastlanmasının da prostat kanserine yakalanma riskini artırabileceğini ifade etti. Hayvansal gıdalarda bulunan yağlar, tereyağı, margarin, iç yağı, kuyruk yağı gibi doymuş yağlardan ve kırmızı etten zengin, sebze-meyveden fakir beslenme alışkanlığının prostat kanseri riskini arttırdığını da sözlerine ekledi.

“BELİRTİLERDEN BİRİ ZAYIF VEYA KESİNTİLİ İDRAR AKIŞI OLABİLİR”

Prostat kanserine özgü bir belirti olmadığını belirten Dr. Gençten erken evrede hiçbir belirtiyle karşılaşılmadığını; fakat kanser dokusu büyüdükçe veya birlikte iyi huylu prostat büyümesi varsa idrar yapmaya başlamada zorluk, zayıf veya kesintili idrar akışı; özellikle geceleri sık idrara çıkma, idrarda veya menide kan görülmesi ve sırtta, kalçada veya leğen kemiğinde geçmeyen ağrı gibi bazı şikayetlere yol açabileceğini anlattı. Bu semptomlar prostat kanseri dışındaki durumlardan da kaynaklanabileceğini, dolayısıyla üroloji hekimine başvurulması gerektiğini ifade etti.

“TEDAVİDE YÜZ GÜLDÜRÜCÜ SONUÇLAR ALINIYOR”

Prostat kanserinin erken tanı konulabilen ve tedavi edildiğinde yüz güldürücü sonuçları olan bir hastalık olduğunun altını çizen Dr. Gençten “Şikayeti olan ya da olmayan 50 yaş üstü erkeklerin yılda bir kez üroloji hekimine kontrole gelmesini öneriyoruz. Eğer ailesinde prostat kanseri öyküsü varsa 40-45 yaşlarından itibaren yıllık kontrolleri gerekli görüyoruz. Prostat kanseri, bir erkeğin kanındaki prostat spesifik antijen (PSA) seviyelerinin test edilmesiyle sıklıkla erken dönemde saptanabildiği gibi diğer taraftan prostatın parmakla muayenesiyle de tespit edilebilir. Şüphelenilen durumlarda çekilen prostat MR görüntülemesiyle kanser şüpheli alanlar tespit edilerek kesin tanıyı ulaşmak için prostat biyopsisi yapılır” dedi. Prostat kanserinin birçok farklı tedavi yöntemi bulunduğunu söyleyen Dr. Gençten seçilen tedavi yönteminin PSA sonucuna, kanserin derecesine ve evresine (ne kadar hızlı büyüdüğü ve prostatın dışına ne kadar yayıldığı), semptomlara, genel sağlığa ve kişisel tercihlere bağlı olduğunu dile getirdi.

“SAĞLIKLI BESLENME VE FİZİKSEL AKTİVİTE RİSKİ AZALTIR”

Erken evrede tespit edilen vakalarda ameliyat ya da radyoterapi; daha ileri evrelerde ise kemoterapi ya da hormonal tedaviler ile hastalığın kontrol altına alınabileceğini ifade eden Dr. Gençten “Çeşitli tedavi seçenekleri olan ve hiç bir belirti vermeden sinsice ilerleyebilen bir hastalık olan prostat kanseri için en önemli adım erken tanıdır ve bu nedenle kontroller aksatılmamalıdır” dedi. Dr. Gençten, yaş ve genetik gibi bazı risk faktörlerinin değiştirilemeyeceğini ancak yürüme, koşma, bisiklete binme, yüzme gibi düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı bir kiloda kalmak, sebze oranı yüksek ve yağ oranı düşük bir diyet ile riskin azaltılabileceğini anlattı.