Türkiye Yazarlar Sendikası tarafından hazırlanan ve Merkezefendi Belediyesi tarafından basılan “Yapı Ustası Bir Şair Cengiz Bektaş” adlı kitap, fuar kapsamında ilk kez okuyucuyla buluştu. Söyleşinin açılışını TYS Denizli Temsilcisi Hakan Keysan yaparken, moderatörlüğü Şule Süzük üstlendi. Programda Adnan Özyalçıner, Mustafa Köz ve Mehmet Eskicioğlu, Bektaş’ı hem kişisel anıları hem de eserleri üzerinden anlattı.

“GÜZEL AYNI ZAMANDA YARARLI OLMALI”
İlk sözü alan TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner, İstanbul Erkek Lisesi yıllarından başlayan dostluklarını hatırlattı. Özyalçıner, “Bizim lisemiz aynı zamanda öğrettiği sözcüklerle ayrı bir büyü kattı. Bektaş o taşların büyüsüyle yapıcı da oldu. O nasıl taşları üst üste dizerek yapı yapıyorsa şiiri de sözcükleri üst üste dizerek yapmaya çalıştı” dedi.
Bektaş’ın “Güzel aynı zamanda yararlı olmalı” ilkesine vurgu yapan Özyalçıner, şöyle devam etti: “Yapıda balkonların girinti çıkıntısı vardır. Cengiz’in şiirlerinde de mısraların diziliminde girinti çıkıntılar vardır. ‘Açıldı mı kapı / İç de duyar sevinci dış da / Pencere içe mi bakar dışa mı? / Belli mi? / Sevgi ne yandan gelirse gelsin / Girer içeri’ diyor. Cengiz’in şiirinde de yapısında da sevgi hep içindedir. Hem içe bakar hem dışa bakar.”
MAKEDONYA’DAKİ ŞİİR ŞENLİĞİNDE TAŞLARA BAKIŞI
Şair Mustafa Köz ise 1999 yılında Makedonya’da düzenlenen bir şiir şenliğinde Bektaş ile yaşadıklarını aktardı. Köz, “Bir ayağı Üsküp’te bir ayağı Denizli’de olan Cengiz Bektaş’ı rehber olarak ören yerlerini gezerken izledim. O kadar ciddiyetle taşlara bakıyordu ki, o bakış hem taşın içini merak eden bir mimar hem de şiirin ayrıntılarını yakalamaya çalışan bir şair bakışıydı. Şiir-yapı ilişkisini ben ilk kez orada gördüm” ifadelerini kullandı.
“GERÇEK AYDIN, BAŞKASININ YARASINA BAKANDIR”
Mustafa Köz, Marmara Depremi sonrasında TYS Genel Başkanlığı döneminde Bektaş ile birlikte kitap toplama kampanyası yürüttüklerini hatırlatarak sözlerini sürdürdü: “Kitaplara tek tek bakıyor olması, hayata onarıcı bir mimar ve onarıcı bir şair olarak bakmanın göstergesiydi. İyi bir devrimci aydın, diğerkâmlıkla başkası için bir şey yapma tavrını taşır. Yalnızlaşan bir çağda başkalarının yarasına bakmak, gerçek aydının yapması gerekendir. Cengiz Bektaş tam da bu kategoriye girer. Yeni bir insan tasarımı peşindeydi; çünkü yeni bir dünya ancak yeni bir insanla mümkün olabilirdi.”




