Denizli’de bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, İstanbul’da öldürülen gazeteci ve ekoloji savunucusu Hakan Tosun’un cinayetinin aydınlatılması için basın açıklaması yaptı. Denizli Barosu Kent ve Çevre Komisyonu, Büyük Menderes İnisiyatifi ve Denizli Emek ve Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla düzenlenen etkinlikte, soruşturmanın şeffaf yürütülmesi ve olayın arkasındaki nedenlerin ortaya çıkarılması talep edildi.
ŞÜPHELİLER TUTUKLANDI AMA SORULAR YANITSIZ
Hakan Tosun, 10 Ekim gecesi İstanbul Esenyurt’ta evine giderken motosikletli iki kişinin saldırısına uğradı. Güvenlik kameralarının kaydettiği görüntülerde, saldırganların Tosun’u darp ederek ağır yaraladığı görüldü. Hastaneye kaldırılan Tosun, 13 Ekim’de beyin ölümü gerçekleşmesiyle hayatını kaybetti.
Olayla ilgili 18 ve 24 yaşlarında iki şüpheli tutuklandı. Ancak cinayetin nedeni ve arka planı hala belirsizliğini koruyor. Güvenlik kamerası kayıtlarının polis tarafından alınıp alınmadığı veya şüphelilerin yakınlarının bu kayıtlara müdahale ettiği yönünde ciddi iddialar bulunuyor.
ŞEFFAFLIK VE ADALET TALEBİ
Denizli’deki basın açıklamasında, Denizli Barosu avukatlarından Yağmur Yalçın, “Hakan Tosun’un ölümü, sadece bir insanın kaybı değil, aynı zamanda hakikat arayışının ve doğa savunuculuğunun susturulması girişimidir” dedi. Açıklamada, soruşturmanın tam şeffaflıkla yürütülmesi, tüm kamera kayıtlarının incelenmesi ve delillerin eksiksiz korunması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, cinayetin arkasındaki kişi, kurum veya çıkar gruplarının açığa çıkarılması istendi.
ÇEVRE MÜCADELESİNE GÖZDAĞI MI?
Hakan Tosun, çevre katliamlarına karşı yürüttüğü gazetecilik faaliyetleriyle tanınıyordu. Bergama’daki altın madeni direnişinden Kaz Dağları’na, Hatay’daki maden ve taş ocaklarından Akbelen Ormanı’na kadar pek çok çevre sorununu belgelemişti. Yalçın, “Bu cinayet, çevre savunuculuğuna ve kamusal denetime yönelik bir gözdağı olabilir” ifadelerini kullanarak, “Bu olay, gazetecilerin, çevre savunucularının, toplumsal muhalefetin ‘suskun kalınması gereken’ bir bölgede faaliyet göstermesi beklentisini yenilemektedir. Oysa bir demokratik devlette, kim olursa olsun – hele ki kamu yararı gözeten bir gazeteciyse – saldırıla soruşturulmalı, failler ve arkasındaki güçler açığa çıkarılmalıdır. Hakan Tosun, yaşam hakkı savunuculuğu ile doğanın haklarını, suyu, ağacı, toprağı savunan güçlü bir sesi temsil ediyordu. Bu yönüyle, saldırının sadece bireysel bir suç değil, çevre savunuculuğuna, kamusal denetime ve ekolojik adalete yönelik bir 'gözdağı' olma ihtimali yüksektir.” Diye konuştu.
TOPLUMDAN ORTAK ÇAĞRI
Basın açıklamasında, tüm demokratik kamuoyuna, meslek örgütlerine ve çevre hareketlerine çağrı yapılarak, davanın takipçisi olunması istendi. “Hakan Tosun’a ne oldu?” sorusunun her platformda sorulması gerektiği belirtilerek, adalet sağlanana kadar mücadelenin süreceği vurgulandı. Açıklamada, “Doğa savunuculuğu kriminalize edilene kadar sessiz kalmayacağız” denildi.