Bu dönemde sanayici olmanın bir şanssızlık olduğunu belirten Başkan Keçeci, “Bütün sanayiciler ciddi bir kaos içinde çünkü kur farkları, hammadde maliyeti ve enerji fiyatları sanayiciyi gerçekten zorlar oldu. Büyük bir bilinmezliğe gidiyoruz. Hem kur fiyatları hem de enerji fiyatları bizi her iki taraftan zorlar duruma geldi. Sattığımız ürünü alabilme şansımız kalmadı. Kredi kaynaklarının da durumu belirsiz... Aynı zamanda lojistik maliyetlerimiz de aynı şekilde bunlara paralel olarak katlanarak gidiyor. Ürettiğimiz ürünü göndermek zorundayız. Motorin zammı sürekli üstüne koyuyor.  Biz bunları müşterilerimize yansıtamıyoruz. Pazarlığı bitirmiş, kontratı yapılmış, aylık ortalamalar ile ürününüzü gönderiyorsunuz müşterimize, benim ülkemde maliyetler yükseldi bana bu maliyetlerin karşılığını verin diyemiyoruz. Böyle bir şey bugüne kadar olmadı bundan sonra da olmayacak. Evet ihracatımız arttı, artmaya devam ediyor. Ancak bundan sonra ne yapacağız? Siparişlerimiz var işimiz de var ama işimizin oluşumunu sağlayacak parametrelerde sıkıntılar var.” şeklinde konuştu.

REEL BİR FAİZ POLİTİKASI İSTİYORUZ

Bugün Türkiye'de enflasyon % 20 oranlarındayken faiz oranını %5 -%10’lara indiremeyiz diyen Keçeci, “Bu eşyanın tabiatına aykırı. Enflasyonun bu noktada olduğunu bile bile faiz oranı %15-16'lara indirilirse bunun etkisi ilk olarak tasarruflara yansıyacaktır. Bu sefer insanlar tasarruflarını Türk lirasından dolara, altına ve gayrimenkule kaydıracaklardır. Yani kısaca ayakları yere basan bir para politikası bekliyoruz. Ekonominin sesi olan değer yargıları oluşmuş kriterleri ihtiyaçlar için belirlenmiş olan bir sistemin içinde faizin ve ona bağlı olan beklentilerin tamamlanmasını istiyoruz. Net olarak reel bir faiz politikası istiyoruz.” dedi.

DENİZLİ YATIRIMI DA BORÇLANARAK YAPIYOR”

Denizli özelinde yatırım iştahından bahseden Keçeci, “Denizli özelinde yatırım politikamızda 2019/2020 de düşen bir eğri vardı. Ancak 2021'de özellikle insanların arz - talep dengesi karşısında ve de stratejik olarak çizdikleri yol haritasında, pazarın özellikle Türkiye odağında artması neticesinde önemli yatırım kararları verilir hale geldi. Denizli'de 2021'de yapılan yatırım 2 milyar 290 milyon TL. Bunun %63'ü bizim Denizli’mizin karakteri gereği dokuma ve giyime yapılan yatırım. Yani tekstilcimiz özellikle Çin ile alışverişi durdurma noktasına gelen Avrupalıya ürününü rahatlıkla satabilmek için dokuma ve giyim üzerine yatırım yapıyor. Yatırımı da borçlanarak yapıyor. Borçlanması da ağırlıklı oranda yabancı para cinsinden oluyor. Bunun sonucunda gelecekte riskli durumlara düşebilir. Çünkü şu anda açılan fark çok büyük bir fark. İhracat yaparak bu farkı kapatırım diye düşünülürse hata etmiş olur. Çünkü hammadde fiyatları da enerji fiyatları da katlı olarak arttı dolayısıyla maliyetler de arttı. Hammadde fiyatlarının inanılmaz derecede yükseldiği ve buna bağlı elektrik fiyatlarının çok arttığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Kâr marjı da bunların içerisinde minimize oluyor.” diye konuştu.

"HER TÜRLÜ İMKANIN YATIRIM, İHRACAT VE SANAYİ İÇİN ODAKLANILMASI GEREKİYOR"

Keçeci, “Türkiye olarak ihracata odaklandıysak ihracattaki büyümeyi ülkemizin büyümesi için odak noktası olarak belirlediysek o zaman ihracata orta ve uzun vadeli, düşük faizli kredilerle destek vermeliyiz. Ancak bugün böyle bir şey yok. Sanayi üretim endeksinde de görüldüğü gibi kapasite kullanım oranı gayet iyi gidiyor. Denizli'deki işletmelerde bugün %75-80 kapasite kullanma oranı var. Her türlü imkanın yatırım, ihracat ve sanayi için kullanılması lazım. Çünkü bu ülke eğer bir yere gelecekse üretmesi lazım, üretim yapabilmesi için de sanayinin problemlerinin çözülmesi gerekiyor. Sanayiye özel ilgi ve özel imkanların sağlanması gerekli. Yoksa üretmeden bir yere varabilmemiz mümkün değil. Ülkemizi kurtaracak olan sanayi üretimi ve ona bağlı olarak ihracattır.” dedi.