Cumhuriyet'in bilimin öncülüğünde bir medeniyet yürüyüşü olduğunu ifade eden Mahir Akbaba, "Bu yürüyüşün talimatı, 'Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır ve Türk milleti emniyet ve saadetini sağlayan medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeye devam edecektir' diyen Mustafa Kemal Atatürk’ten alınmıştır" dedi.

Cumhuriyet'i halkın egemenliğini temsil eden kavram olarak tanımlayan Akbaba, "Daha Cumhuriyet ilan edilmeden 13 Ağustos 1923'te Atatürk'ün söylediği sözler anlamlıdır. 'Yeni Türkiye Devleti bir Halk Devletidir, Halkın Devletidir, Geçmişteki yönetim ise bir kişi devleti, kişilerin devleti biçimindedir.' Cumhuriyetin İlanıyla birlikte başlayan, rejimin ilkelerini belirleyen devrimlerin gerçekleştirilmesi evresidir. Bu evre sonucunda, hukuk, eğitim, idari yapı, kılık kıyafet ve nihayet toplumun sosyal hayatını etkileyen birçok konudaki devrimlerle Çağdaş Toplumun inşası başlatılmıştır. Gerek Ulusal Mücadelede, gerekse devrimlerin gerçekleştirildiği Cumhuriyet dönemi sürecinde, yoğun bir dirençle karşılaşılmıştır. Bu direnç bazen, Emperyal güçlerin ve İstanbul yönetiminin örgütlü girişimleri ile bazen de yıllarca devam eden Monarşinin toplumun hücrelerine sinen kulluk psikolojisinin etkisiyle ortaya çıkmıştır. Ulusal Mücadele sonucunda Lozan' da varlığımızı kabul etmek zorunda kalan Emperyal güçler, günümüzün Uluslararası Sermaye Gücü olarak tekrar karşımıza çıkmışlardır. Bu duygu ve düşüncelerle 96. yaşını kutladığımız Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ve yol arkadaşlarını rahmetle anıyorum. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum, tüm yurttaşlarımızın Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum. Yaşasın Cumhuriyet" dedi.