1 Eylül 1939’da Nazi Almanyası’nın Polonya’yı işgaliyle başlayan II. Dünya Savaşı, insanlık tarihinin en yıkıcı savaşlarından biri olarak kayıtlara geçti. Yaklaşık 70 milyon insanın yaşamını yitirdiği bu savaş, büyük çoğunluğu emekçi ve yoksul halklardan oluşan sivillerin kaybıyla sonuçlandı. Denizli Emek ve Demokrasi Platformu, bu acı dolu mirası hatırlatarak, savaşların halklara getirdiği yıkımı ve sürgün yollarında çekilen tarifsiz acıları vurguladı.
GAZZE VE SURİYE’DEKİ VAHİM TABLO
Platform adına açıklamayı okuyan Yusuf Yurdakul, Gazze’de kıtlık tehdidi altında toplu ölümlerin kapıda olduğu belirtti. Hastanelerin bombalanması, sağlıkçıların ve gazetecilerin öldürülmesi gibi savaş suçlarının uluslararası kamuoyu tarafından görmezden gelindiğini ifade eden Yurdakul, Suriye’de ise HTŞ rejiminin Alevilere ve Dürzilere karşı işlediği savaş suçlarına dikkat çekerek, “Şundan eminiz ki, bu kanlı rejime ve katliamlarına dolaylı dolaysız destek veren, sessiz kalan tüm güçler tarih önünde hesap verecektir” dedi.
TÜRKİYE’DE SAVAŞ POLİTİKALARI VE OHAL UYGULAMALARI**
Açıklamada, Türkiye’de artan silahlanma harcamaları ve “stratejik derinlik” adına girilen ilişkilerin ülkeyi zor durumda bıraktığı belirtildi. AKP-MHP iktidar bloğunun 2016’dan bu yana devam eden OHAL uygulamalarıyla kamu emekçilerine ve halka baskı uyguladığı ifade edildi. Yusuf Yurdakul, “1 Eylül 2016 gecesinde yayımlanan 672 sayılı KHK ile 50 bin 875 kamu görevlisi sorgusuz sualsiz ihraç edildi. İhraçlar, gözaltılar, tutuklamalar ve demokratik hakların yasaklanması artarak devam ediyor” şeklinde konuştu.
Yurdakul, iktidarın yerel seçimler sonrası ortaya çıkan meşruiyet krizini siyasi ve ekonomik baskılarla kapatmaya çalıştığını belirterek, “19 Mart’taki siyasi operasyonlar ve yoğun gözaltı-tutuklamalarla, laiklik karşıtı gerici politikalar giderek yaygınlaşıyor. İktidar, anti-demokratik uygulamalarla ve laiklik karşıtı gerici kuşatmayla var olmaya çalışıyor” dedi.
BARIŞ VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ VURGUSU
Denizli Emek ve Demokrasi Platformu, savaş politikalarının bedelini emekçilerin ve ezilenlerin ödediğini, bu politiklardan çıkar sağlayanların ise sermaye odakları olduğunu vurguladı. Barış ve demokrasinin, emekçiler için ekmek ve su kadar temel bir ihtiyaç olduğu belirtildi. Yurdakul, “Başta Ortadoğu olmak üzere, savaş ve militarizmin emperyalist yıkımına karşı, ezilen halkların özgür iradesini ifade edebileceği demokratik düzenler kalıcı barışı sağlayacaktır” dedi.
HALKLARIN KARDEŞLİĞİ İÇİN MÜCADELE ÇAĞRISI
Yurdakul, halkların bir arada yaşama iradesini güçlendirmek için barış mücadelesine devam edileceğini ifade etti. Açıklamada, “Türkiye halkları olarak, II. Dünya Savaşı’nın yıkıcı mirasının önünde, emekçilerin ve ezilen halkların sermaye tarafından cephelere sürülmesine izin vermeyeceğiz” ifadelerine yer verildi. Adalet, eşitlik, özgürlük, laiklik ve dayanışmanın egemen olduğu bir dünya için mücadele çağrısı yapıldı.
