Jeoloji Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ile Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar ve Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Mehmet Özkul ile JMO Şube Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Barış Semiz tarafından hazırlanan Acıpayam Depremlerinin ön değerlendirme raporunda, 80 ile 85 yıl aralığında benzer büyüklükte depremlerin tekrarlanabileceği ortaya kondu.

Hazırlanan raporda, K5D doğrultulu, 1.5 kilometre uzunluğunda yüzey çatlağının geliştiğini belirleyen ekip, depremde en çok etkilenen ve hasar gören yerin ise Ucarı Mahallesi olduğu belirtildi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ve araştırma sonuçlarını değerlendiren Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar şunları kaydetti: “20 Mart 2019 tarihinde meydana gelen Acıpayam İlçesi Yeniköy Mahallesi merkezli AFAD verilerine göre 5.5, Kandilli Rasathanesine göre 5.7 büyüklüğünde olan bu deprem sonrasında büyüklüğü AFAD’a göre 4.9, Kandilli’ye göre 5.1’e kadar yükselen artçılar meydana gelmiştir. Artçılar hala devam etmektedir, tahminimiz bu tür artçılar bir ay kadar sürecektir. Jeoloji Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ile birlikte oluşturduğumuz ekip ile bir takım merkez ve çevre mahallelerde incelemelerde bulunduk. Hasar alan yapıları incelediğimizde yığma ve kerpiç yapılarda depremin etkisiyle hasar oluştuğunu ve harç olarak kil kullanılmış taş yapılarda da hasarlar olduğunu tespit ettik. Acıpayam Ovası eski bir bataklık ve yeraltı su seviyesi yüzeye yakın. Bu nedenle geçmişte sudan arındırmak için ovada drenaj kanalları açılmış. Hala da bu kanallar aktiftir. Depremin merkez üssü olan Yeniköy ile Ucarı Mahallerinde zeminde kireçtaşları yoğunlukta. Ucarı’da başka bir önemli bir nokta ise mahallede bulunan göldür. Orada yeraltı suyu kaynak çıkışları mevcuttur. Kaynak çıkışlarının yoğun olmasından dolayı kireçtaşındaki ileri derecede yumuşuma ve yeralt ısuyunun etkisiyle, depremin merkez üssü Yeniköy olmasına rağmen Ucarı’da hasarın daha fazla olduğunu gözlemledik. Ahşap telefon direkleri, depremin oluşturduğu dinamik yüklerin en fazla etkili olduğu hareket yönüne doğru kırılmışlardır. Bu kırılma yönleri bize meydana gelebilecek fayın hareketi ile maksimum kuvvetteki hareketin ipuçlarını veriyor. Sonuç olarak orta büyüklükte bir deprem yaşadık. Özellikle bölgede yeraltısuyunun zemin yüzeyine yakın olmasından dolayı hasar biraz daha fazla yaşanmıştır. Bu bölgede hasarlı yapıların kullanılmaması, bölgenin jeolojik yapısında ve zeminin jeoteknik özelliklerine uygun projelerle yapıların ve konutların inşa edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

83 Yıl Sonra Tekrar

Depremin tarihsel geçmişini de incelediklerini belirten Prof. Dr. Kumsar, “Bölgedeki depremlerin ne zaman gerçekleştiğini gösteren tarihsel kronolojisini de araştırdık. Acıpayam’da 1900 yılı ve sonrası meydana gelen deprem 1936 yılında 5,3 büyüklüğünde ve aynı yerde yaşanmıştır. Bu bölgede, aynı fayda 83 yıl sonra yeni bir deprem oluşuyor. Bu bizler için önemli bir bulgu. Acıpayam’da yaşanılan depremlerin 80 ile 85 yıl aralığında aynı büyüklükte tekrarlandığını ortaya koyuyor. Acıpayam Bölgesindeki kırılan bu faylar, Fethiye-Burdur Fay Zonu içerisindeki Acıpayam genişleme havzasını şekillendiren normal faylardır. Dolayısıyla oradaki hareketlilik farklı mekanizmalarda olduğundan, Denizli’deki aktif Honaz ya da Pamukkale faylarını tetiklemesi düşünülmemektedir” şeklinde konuştu.


“6 VE ÜZERİ BÜYÜKLÜKTE BİR DEPREM BEKLENMEMEKTEDİR”

Acıpayam havzasındaki fayların parçalı ve uzunluklarının 5-12 km arasında olmasından dolayı, bu fayların 6 ve üzeri büyüklükte bir deprem üretmesi beklenmediğini ifade eden Prof. Dr. Halil Kumsar, “20 Mart 2019 tarihinde başlayan Acıpayam ve yakın çevresindeki bu deprem aktivitesinin 5.5’den daha düşük büyüklükteki artçı depremlerle yaklaşık bir ay daha devam etmesi beklenmektedir. Hasarlı binaların kullanılmaması önemle önerilmektedir” dedi.