6 milyon memur ve memur emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde henüz anlaşma sağlanamadı. Sendikalar hükümetin zam tekliflerinin beklentinin çok altında kaldığını vurgulayarak bir günlük iş bırakma kararı aldı.
Sendikaların bu kararıyla birçok ilde kamu çalışanları iş başı yapmayarak alanlarda bir araya geldiler. Denizli’de de ilk eylem Maliye binası önünde Büro Emekçileri Sendikası’nın (BES) çağrısıyla gerçekleşti. BES Denizli Şubesi Yönetim adına konuşan Ahmet Sarıaslan, “Bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine itirazımızı yükseltiyoruz. İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam- Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı Gerçek Bir Toplu Pazarlık Sistemi için omuz omuza vermeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.” Diye konuştu.
Kamu çalışanları ikinci eylemini öğle saatlerinde PAÜ hastaneleri önünde gerçekleştirdi. Burada toplanan HEP-SEN ve KESK üyeleri, hükümetin TİS görüşmelerindeki kamu çalışanlarına önerdiği teklifi yetersiz bularak kabul etmediklerini ifade ettiler.
KESK: “KAPI KULU DEĞİL, EMEKÇİYİZ!”
Hükümetin, gelecek iki yılda memurlar ve emeklilerine yönelik zam teklifini protesto amacıyla bir günlük iş bırakma eylemi yapan KESK üyeleri Candoğan Parkı’nda toplandı. Eyleme Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikası (BASK), Tüm Emeklilerin Sendikası, DİSK-Devrimci Emekli Sen üyeleri de katıldı.
Basın açıklamasını KESK Dönem Sözcüsü Selçuk Göçer okudu.
Selçuk Göçer, Türkiye’nin dört bir yanında üretimden gelen güçlerini kullandıklarını ve hizmet üretmediklerini belirterek, “Bu ülkede kamu emekçileri olarak sadece bizlerin hakları değil, tüm vatandaşların nitelikli, ücretsiz, bir kamu hizmetini alma hakkı yıllardır yok sayılıyor. Yıllardır uygulanan üretime değil, borçlanmaya, betonlaşmaya dayalı insan ve doğa düşmanı bir model kurdular. Eğitimden, sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye tüm kamu hizmetleri özel sektöre devredildi, paralı hale getirildi. Kamu binaları ticarethaneye, vatandaşlar müşteriye çevrildi. Bunun bedelini de söndürül(e)meyen yangınlarla hepimiz ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz.” Dedi.
“HÜKÜMET SON TEKLİFİYLE DALGA GEÇMEKTEDİR”
Kamu emekçilerin ve emeklilerin 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecini yakından takip ettiğini söyleyen Göçer, “Ne yazık ki yıllardır uygulanan senaryo tekrar ediliyor, süreç bir kez daha oldubittiye getirilmek isteniyor. Hükümet günlük bir simit parasına bile denk gelmeyen son teklifiyle kamu emekçileri ve emeklileri ile dalga geçmektedir. Çalışma Bakanı haftalardır ‘müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde sonuçlanacağını ümit ediyorum’ açıklaması yapıyor.
Bizde buradan Bakanın şahsında iktidara soruyoruz. Bu teklifte 4 milyon kamu emekçisini, 2,5 milyon kamu emeklisini memnun edecek ne vardır? İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret artışı var mı? Bugün itibari ile 18 bin 680 TL tutarındaki ilave seyyanen ödeneğin taban aylığımıza ve emeklilerin mevcut aylıklarına yansıtılmasına ilişkin bir adım var mı? Ücretsiz servis, yemek, ulaşım ve kreş taleplerine ilişkin bir adım var mı? Kayırmanın, torpilin açtığı yaranın sebebi mülakatın kaldırılması var mı? Cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulması var mı?” Diye konuştu.
“GEMİNİN GERÇEK SAHİPLERİ OLARAK HAKKIMIZI İSTİYORUZ!”
Selçuk Göçer, gelinen noktanın ortada olduğunu belirterek, “Hükümet 4 milyon kamu emekçisine, 2,5 milyon emekliye, aileleri ile birlikte 25 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmiştir. Bu teklife karşı yapılacak olan şey birkaç puanlık maaş artışını esas alan müzakere değil, mücadeledir. Hepimiz aynı gemideyiz diyenlere karşı ‘Geminin gerçek sahipleri olarak hakkımızı istiyoruz!’ Bugün bunun ilk adımını atıyoruz. Bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine itirazımızı yükseltiyoruz. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz.” Dedi.
