Merhaba Değerli Okur,
Bu yazı, Denizli Aktüel aracılığıyla ilk tanışmamız. Bundan böyle, gördüğüm, duyduğum ve bildiğim ne varsa sana kaleme aldığım yazılarla, bir gazeteci gözüyle aktarmaya çalışacağım.
Konuya şuradan başlamak gerek; Bugün yolumuzu kesiştiren yegâne unsur, “İşini iyi yap gerisini denize at” anlayışı oldu. Sözün özü; “İyilik yap, denize at.” Ama günümüz dünyasında ne iyilik ne de işini iyi yapıyor olma bilinci, denize yahut başka hiçbir yere atılamayacak kadar kıymetli.
İyi yapanla yapıyormuş gibi görünene. Mevlana ile sesleniyor ama sesimin ulaşmayacağını da çok iyi biliyorum!
Saf iyiliğin yerine saf kötülük öyle kol geziyor ki aramızda sinsice… İçten içe zehirliyor benliğimizi. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın ekosistemi çoktan çökmüştür! Bugün bana dokunmayan yılan, doğası gereği aç kalınca ilk benim kapıma gelecektir. ‘Doğrucu Davutlar’ pek sevilmiyor farkındayım. Lakin bugün normalleştirdiğimiz her şey yarın bizim de hayatımızı altüst ettiğinde, kırılan fay hattının sarsıntısı sonucu geriye bıraktığı hasarın ve yıkıntının altında yalnızca sen mi kalacaksın?
Yarın bırakacağımız miras; maddi kazancımızla elde ettiğimiz maddesel araçlar değil, hoş bir seda olacak ya da öyle olmalı! Bugün sustuğun her şey yarın konuştuğunda hatta haykırdığında işitilmeyecek.
Şimdi seni düşünmeye davet ediyorum. Trafikten, hayatın keşmekeşinden, karmaşadan ve kaostan arî birkaç saniyen vardır elbette.
Dur, nefes al ve kendine sor.
Kabul etmek istemeyip kabul ettiğim, söylemek isteyip sustuğum, sırf yanan ben olmayayım diye göz yumduğum ne var diye…
Yani iki ezan arası kadarcık olan kısacık ömründe, senden geriye ne kalacak? Soruya yanıt bulursan ne âlâ. Bulamazsan tekrar geri dön hayatına ve kaldığın yerden devam et. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere…
Sağlıcakla.