Bayram sabahı erkenden uyanmışsınız… Mahallede bir hareketlilik, sokaklarda tatlı bir telaş. Bayram namazı sonrası kurbanlar kesiliyor, tencereler kaynıyor, evlerde mis kokular yayılıyor. Sofralar kuruluyor, insanlar bir araya geliyor, bayramın o özlenen birlik ve beraberlik hali yeniden hayat buluyor. Ama tam da bu güzel atmosferde dikkat edilmesi gereken bir konu var: Sağlığımız.
Kurban Bayramı, et tüketiminin ciddi şekilde arttığı bir dönem. Yıl boyunca dengeli bir şekilde tüketilen kırmızı et, bu birkaç günde sofraların merkezine oturuyor. Ancak bu ani yoğunluk, beraberinde birtakım sağlık risklerini de getiriyor. Hele ki hijyen kurallarına dikkat edilmeden ve bilinçsizce tüketildiğinde.
TAZE ETİ HEMEN TÜKETMEYİN
Kurban eti kesilir kesilmez hemen sofraya gelir gibi bir alışkanlık var. Oysa bu doğru değil. Et, kesildikten sonra belirli biyokimyasal reaksiyonlar geçirir ve bu süreç onun sindirilebilirliğini doğrudan etkiler. Yani, eti hemen tüketmek yerine en az 24 saat buzdolabı koşullarında dinlendirmek gerekir. Bu hem sindirim sistemini rahatlatır hem de olası bakteriyel riskleri azaltır.
Yeni kesilen etler sindirim açısından zorlayıcıdır. Bu da hazımsızlık, mide ağrısı, şişkinlik gibi şikâyetlere neden olabilir. Özellikle sindirim sistemi rahatsızlığı olan bireylerde bu belirtiler çok daha şiddetli yaşanabilir.
HİJYEN MUTFAKTA BAŞLAR
Kurban kesimi sonrası kullanılan bıçak, tahta, tabak ve diğer tüm malzemeler hijyen açısından büyük önem taşır. Temizlenmeden kullanılan mutfak ekipmanları, ikinci bulaşmaya neden olabilir. Bu da mikroorganizmaların ete yeniden bulaşması demektir.
Ayrıca yaygın ama yanlış bir uygulama olan etin pişirilmeden önce yıkanması, mutfakta mikroorganizmaların yayılmasına neden olur. Bu alışkanlık sanıldığı gibi temizlik sağlamaz, aksine riski artırır. Etin uygun sıcaklıkta pişirilmesi zaten bakterileri yok etmeye yeterlidir.
ETİ SAĞLIKLI PİŞİRMEK MÜMKÜN
Kurban etini nasıl pişirdiğiniz de en az nasıl sakladığınız kadar önemli. Kızartmalar, yüksek ısıda uzun süreli kavurmalar etin besin değerini azaltır. Üstelik bu yöntemlerle oluşabilecek bazı kimyasal bileşikler, uzun vadede kanserojen riski taşıyabilir.
Haşlama, fırında pişirme ya da ızgara gibi daha sağlıklı yöntemleri tercih etmek, hem lezzet açısından hem de besin değerlerinin korunması açısından daha uygundur.
ETİ YERKEN YANINA NE KOYDUĞUNUZ DA ÖNEMLİ
Kurban eti sofranın yıldızı olabilir ama yanında ne olduğu da o kadar önemli. Salatalar, yoğurt, sebze yemekleri… Bunlar yalnızca damak tadını değil, sağlığımızı da dengede tutar. Etin yanında lif açısından zengin bu besinleri tüketmek sindirimi kolaylaştırır, besin çeşitliliği sağlar.
HER ŞEYİN FAZLASI ZARAR
Kırmızı et; protein, demir ve B12 vitamini yönünden zengindir. Ancak her şeyde olduğu gibi bunda da denge gerekir. Aşırı kırmızı et tüketimi kolesterolü artırabilir, kalp damar hastalıklarını tetikleyebilir. Özellikle kronik hastalığı olan bireylerin porsiyon kontrolüne dikkat etmesi şarttır.
***
Bayramı sağlıkla kutlamak elimizde. Kurban eti sofraya gelmeden önce nasıl saklandığı, nasıl pişirildiği ve nasıl tüketildiği büyük fark yaratır. Bu bayram sofralarımızı sadece bereketle değil, bilinçle de donatalım. Hem kendimiz hem sevdiklerimiz için sağlıklı seçimler yapalım.
Unutmayalım; bayram sofralarının gerçek bereketi, sağlığı da içinde barındırdığında tamamlanır.