Merhabalar;

Bugün sizlere içerisinde bulunduğum bir süreçten bahsetmek istiyorum.

Çocukların dünyası!

Çocukların dünyası her birinin farklı hayallerle düşlediği rengârenk bir dünyadır.

Tabi kimimiz bu dünyaya misafir olabiliyoruz. Kimimiz bu dünyayı düşleyen çocukların ebeveyni kimimizde bu dünyaya giremiyoruz.

Yaklaşık iki haftalık bir süreçte yapmış olduğum çocuk gelişimi stajyerliğinde çocuklara bir nebze daha da yakınlaşmış oldum.

Birlikte geçirdiğimiz zaman içerisinde yaptığım izlenimler de her çocuğun hayat veren birer çiçek olduğunu her geçen gün daha da iyi gördüm.

Sanki büyümüşte küçülmüş gibi konuşmaları,  oyun oynarken benimle birlikte oyun oynamak istemeleri.

Her biri çocukların dünyasından birer kare sanki…

Stajyerliğe ilk başladığım da çocukları tanıdığımı ve her durumda onları anlayabileceğimi düşünürdüm oysa her çocuk her gün her saat her dakika kendine has özgüye sahip şekilde farklı davranışlar sergileyebiliyor ve farklı düşünceler ifade edebiliyor.

Her çocuk böyle iken bu çocukları her şeyden mutlu olmayan, isyan eden, şikâyet eden veya küçücük şeyden mutlu olan, kusuru görmemezlikten gelen, her durumda sevgiyle çözebilen çocuklar haline ne gibi durumların getirdiğini düşündüğümde akla ilk gelen aile oluyor. Tanıdığım o güzel hayatlar da maalesef ki parçalanmış ailelere sahip olan çocuklar var ve o benim güzel çocuklarım nasıl mı istemeden belli ediyorlar?

Şöyle ki yaptığı etkinliğini hafta sonların da gittiği annesine veya babasına götüreceğini söylediği o heyecanlı gözlerle,

Evde istediği gibi davranamadığından sınıf içinde o özgürlüğü kendine hak gördüğünde,

Ailenin eksikliğini.

Gün içerisinde oyun zamanın da bir anda gelip sarılmasıyla,

Okula geldiklerinde o mutlulukla bakan gözlerle baktıklarında

Ailenin varlığının hissedebiliyorum.

Durum böyle olunca ailenin bir çocuk ne kadar saf, nötr olsa dahi bulunduğu aile ortamının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözlemlemiş oluyorum.

Şu kısacık süreçte o küçük kalplerle o kadar bağ kurdum ki her biri hayatın farklı yönlerini gösterdiler.

Çocukların var olduğu bir meslek hayatımda yaşamış olduğum deneyimle bir kez daha mesleğimi sevdim ve iyi ki mesleğim iyi ki çocuklar diyorum.

Neden mi?

Çünkü günümüz toplumumuzda çocuklar hak etmedikleri istismarlara, ölümlere, tacizlere maruz kalıyorlar.

Daha dünyaya gelmesi istenilmediği halde doğan bebeklerin vahşice katledilmesi, kız çocuk olarak doğması babası için utanç bir durum olan, daha cinselliğin ne olduğunu bilmeyen çocuğu kendi güdülerini gidermek için cinsel istismarda bulunan bireylerin varlığı, bekaret yaşının 13 yaşlara kadar düşmesiyle çocuk gelinlerden çok çocuk kadınların artması ve evlenen çiftlerin çocuk sahibi olmak istemeyip evcil hayvan sahiplenmesi günümüz toplumda yaşanan toplumsal sorunların olduğunun göstergesi kadar çocuğa verilen değerin azaldığının da göstergesidir.

Oysaki çocuğa her geçen gün daha da değer verilmelidir. Erkek–kız demeden,  ırk ayrımı olmadan, psikolojik ve fiziksel şiddet olmadan sevmeli, ilgilenilmeli ki her çocuk ilgi ve sevgiyle yarını aydınlatan birer ışık  birer gelecek olsun.

Çocukların dünyasına dokunan biri olarak

Çocukların ebeveyn arasında kalmadığı, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmadığı, tacize uğramadığı, toplumsal cinsiyet ayrımın yapılmadığı bir toplum diliyorum.