Merhabalar,

Bu haftadan itibaren artık her hafta bu köşede sosyoloji, çocuk gelişimi, aile danışmanlığı içerikleri ile sizlerleyim.

“Soğuk bir kış günü içeride kahkahalar, sohbetler bir yandan çocuk sesleri...”

“Aile fertlerinin her birini ısıtan sobanın sıcaklığından ziyade sobanın yanarken çıkardığı ses, (küt küt) üzerinde kaynayan çaydanlıktan gelen fokurdama sesi ve kışın sobanın üzerinde eksik olmayan mis gibi kestane kokuları... “

Okurken “ah ahh, anılar” dediğinizi duyar gibiyim. Her satırı farklı anlamlar barındıran satırlar hissettirdiği duyguyla bizleri eski aile ortamlarına götürüp getirdi...

...oysa saygının, sevginin, değerin önemli olduğu yıllarda küçücük evlere birçok aile fertleri sığdırılırdı. Ayrıca mutluluklar da dertler de birlikte paylaşılırdı.

Büyüklerimiz “ne varsa eskiler de var” derler, çünkü eskiden aileye, anneye, babaya değer verilirdi şimdi ise eşyalara, kıyafetlere...

Büyük, konforlu evlerimizde çekirdek ailemizle mutlu, huzurlu bir aile olmaya çalışılıyoruz...

...akşam olup eve geldiğimizde kendi dertlerimizden diğer aile fertlerini dinlemek bile istemiyoruz.

“Sahi değişen modern toplumda aile olmak ne demekti?”

Aile olmak; paylaşmanın, bir olmanın değerli olduğu dönemlerde aynı kan bağı olsun veya olmasın anne ve babanın evlatlarını koruyup kollaması, evlatlarında ebeveynlerine, diğer aile fertlerine saygıda kusur etmemesi, yardımcı olmasıydı...

...aynı tabaktan yemek yiyebilmek!

Yemek olmadığında bir ekmeği bölüşebilmek,

Aynı odanın içinde bütün aile uyuyabilmekti.

Oysa günümüzde teknolojinin gelişmesiyle ekmek yerine odalar bölüşüldü. Akşam olup eve gelindiğinde birlikte yapılan tek faaliyet yemek yeme saati oldu...

Saatin dolmasıyla herkes odasına çekiliyor kendi dertlerini dinliyor. Paylaşılan ne mutluluk ne dert...

Ebeveynler çocukken yaşadığı zorlukları çocuğuna yaşatmamak için, çocuğunun zorluk görmesini istemediği için her istediğini yapmak istiyor. Durum böyle olunca çocuk sabretmenin, bir eşyanın değerini bilemiyor.

Sonuç çocuk ne değer ne de saygı kavramını biliyor.

“Peki, modern toplumun etkisindeki aile yapısını değiştiremez miyiz?” Dediğinizi duyar gibiyim.

Elbette değiştirebiliriz!

Değişen toplumda ailenin yeri çok önemlidir. Önemli olduğu bir diğer husus ise eğitimin ilk başladığı yer ailedir.

O halde gelin birlikte modern aile yapısını değiştirmeye çalışalım...

Her ailenin kendi yapısına göre düzeni vardır. Önemli olan bu düzen içinde birlikte bir şeyler yaparak sevgiyi ve paylaşmayı aşılayabilmektir.

Örneğin birlikte akşam yemeği yerken sohbet edebiliriz. Böylelikle dertlerimizi de mutluluklarımızı da paylaşabiliriz. Tabi ki sohbet ederken anlattığımız kadar iyi bir dinleyici de olmalıyız...

Akşam yemeğinde bir araya gelinemiyorsa, çay saati, kahvaltı, vs. gibi zamanlar yaratmalıyız.

Hadi diyelim her gün olmuyor haftada bir gün pazar gününü ailenize ayırabilirsiniz.

Nasıl ki iş yerin de iş bölümü çok önemli ailede de paylaşmak önemlidir!

Sevgi önemlidir...

“Sevgi önemli” diyorum, fakat sevgi kadar sevdiğimiz şeylerde önemlidir.

Sevdiğimiz bir telefon, bir sosyal medya platformu, bir oyun olmamalı!

Sevdiğimiz gecesini gündüzüne katan babamız, hastalandığımızda sabaha kadar başımızda bekleyen annemiz ve yahut öğütleriyle bizi bunalt salarda sonunda haklı çıkan dede veya büyükannemiz olmalıdır.

Toplumun en küçük müessesi olan aile müessesi kolay kurulan bir müessese değildir. Bazı durumlarda bu müessese sarsılabiliyor.

Tıpkı; ağaç gibi.

Her aile ağaca benzer; mevsimler değişir bazen çiçek açar bazen yaprak döker...

...sevginin ve paylaşmanın olduğu aileler ayakta kalırlar.

Toplumumuz da ayakta kalabilen birçok ağaçların olması dileğiyle...