Avustralya’da sosyal medya yasağı kapıda. Yarım milyon 16 yaş altı hesabı kapatmaya hazırlanan Facebook, Meta ve Instagram anlaşılan o ki o kadar kolay bu işin içinden sıyrılamayacak.

Hükümet destekli erişim yasağı yanlısı kampanyacılar ile ikisi 15 yaşında olan genç bir grup tarafından başlatılan dava epey su götürür sanıyorum.

Yasayı protesto etmek ile başlayan serüvenin davaya dönüşmesi gençlerin yasaklara karşı taleplerinin haklı olmasının bir ön gösterimidir.

Anlayacağınız üzere “yasak” kullanıcı tabanlı olunca, mağdur olunuyor. Şöyle ki; sosyal medya sağlayıcıların kaynaklarını ilgili mecralardan uygunsuz içerikleri kaldırmak için kullanmak yerine yasağı genelleştirmeleri aynı zamanda politikacıların gençleri özgür iletişim haklarından mahrum etme yetkisini doğuruyor.

İtiraz eden gençler ekran süresinden, bağımlılığa kadar her şeyin farkında ama benim de her zaman savunduğum bir konu olan ekranın iletişim, eğitim, sosyalleşme alanındaki katkıları bıçağın iki sivri yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Bu yasağın çocukların siyasi fikirlerinin filizlenmesinde etkili olacağı gerçeği ise hiç dillendirilmiyor bile.

Bunun giderilmesi için ise sosyal medyanın nasıl etkin kullanılacağına dair eğitimler, yaş doğrulaması gibi bir dolu önlem alınabileceği öngörülebilir.

Ancak ebeveynlerin haklı çıkışları, bundan önce alınması gerekli tedbirlerin yıllardır gecikmesi, itiraz hakkının süresinin dolduğunu kayıtsız şartsız yasağın uygulanmasına tam destek sağladıkları yönündedir.

Araya bir de psikiyatristler girince iş daha karmaşık bir hal alıyor. Çünkü onlar çocukların bu yasakları delecek kadar zeki olduklarının farkında olarak onların internette daha çok kaybolabileceklerini belirtme gereği duyarken, aynı zamanda sosyal medyanın kişisel benliğe zarar verdiğinin de farkında olarak kaygılarını ortaya seriyorlar. Onları sürece dahil etmek olmazsa olmazıdır bu konunun.

Sosyal medya kurucularının kendi çocuklarına bile uygulamaları, kullanma yasağı getirmeleri aslında davanın sonucuna bence direk etki edecek kanıtlar topluyor bence.

Sırada Avrupa Parlamentosu’nun alacağı kararlar var. Egemenlik yasası mı, Dijital pazarlama mı galip gelecek seyredeceğiz.

Algoritmaların güvenli alanlara kaydırabilecek aramalara yanıt vermesi oldukça masraflı olduğu öngörülerek yasaklamanın kolay avantajlarından faydalanıp halının altına süpürme çalışması tarihteki gibi tekerrür edecektir. Umarız ki bu sefer tarih bizi yanıltsın. Çünkü komşuda pişer bize de düşer konusuna alışkınız.