Atalarımız "İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır" demiş. Bu yazımda birazda acımasızlık yapıp çuvaldızı kendime batıracağım. Size bir mesleğin nasıl karalandığını, o mesleğin mensuplarının haysiyetlerinin nasıl zedelenmeye çalışıldığını, Denizli halkının da bu işten nasıl zarar gördüğünü anlatayım bu hafta.
Belki bilmiyorsunuzdur ama ülkede yerel medyanın en güçlü olduğu, habercilik ve televizyon haberciliğinin en iyi yapıldığı noktalardan birisidir Denizli.
Kentimiz duayen birçok gazeteci yetiştirmiş, gazeteci ağabeylerimizde mesleği etik kuralları çerçevesinde toplumu bilgilendirme, haberdar etme görevini layıkıyla yerine getirmiş, ister okullusu ister alaylısı mesleği geleceğe taşıyacak nesilleri bu bilinçle el vererek yetiştirmiştir. Kentimizde 5 tane günlük gazete, 4 televizyon, 20’yi geçmez gazeteci meslektaşlarımız tarafından haberciliği internet ortamına taşıyarak daha geniş kitlelere ulaşan internet haber sitesi mevcut.  Gazetecilik anlamında siyasetten spora, kent gündeminden ekonomiye, asayiş olaylarından yaşam haberlerine koşturan hem Denizli hem de ülke kamuoyu ‘Haberdar olsun’ diye gece gündüz çalışan birçok gazeteci kardeşim işini layığıyla yapmaya devam ediyor. 
AMA BİR SORUN ORTAYA ÇIKTI Kİ… 
Gazeteci arkadaşlarım işinde gücünde haber peşinde koşturup mesleğini icra ededursun, internet haberciliği kapısından girip hiçbir mesleki bilgi, tecrübeye sahip olmadan parmağını tıklatıp 500 liraya bir internet sitesi ara yüzü satın alıp ‘Ben Gazeteciyim’ diye dolaşmaya başlayanlar o kadar çoğaldı ki, şaştık kaldık. Yukarıda 20 ehliyle işini yapan internet haber sitesi sayısı var demiştim ya… İşte Denizli’de 60-70 tane daha haber sitesi mantar gibi türedi ki ya ortalık arapsaçına döndü. Aylardır da böyle… Kurumlardan, ekonomi, spor camiasından gelen mailleri bizim dilimizde hazır haberleri bile,  haber ilke ve kuralları içinde redaksiyon etmeyi bir kenara bırakın,  geldiği gibi yada anlam ve mahiyetinden çıkararak ‘Haber’ diye sözde internet sitelerine koyuyorlar ki, (Kirlilikten başka bir şey değildir) gerçekten traji komik.  Bu sözde haber sitelerine girip bakın bir tane insana, yaşama, kente dokunur özel, nitelikli haber bulamazsınız. Çünkü amaçları bu değil. Doğal olarak birçok gerçek dışı, doğruluğu kanıtlanmamış bilgi kamuoyuna saçılıyor. Denizli halkı yanlış bilgilendiriliyor. 
 Sıkıntılı bir tarafı ise gazeteciliğini paraya endekslemiş yine sözde gazeteciler de bunlara yol göstericiliği yaptı ki, şaştık kaldık. Dahası elinde sadece cep telefonuyla yine bir mesleki tecrübe ve birikimi olmayan insanlar, yine ‘Gazetecilik mesleği’ adı altında sosyal medyada canlı yayınlar yapar oldu, sözde televizyon haberciliğine soyundular. Sosyal medyada arkadaş grubu kaç kişiyse 3-5 kişiyi canlı yayınına çekip bir gösteri ve şova dönüştürdüler işi.  Ve sanki bir yayıncı kuruluşmuş gibi davranıp, insanları kandırıp, buradan para kazanmaya çalışmaları zaten gerçek niyetlerini ortaya koymakta.
Öyle bir hale geldi ki, Denizli’de manzara aynen budur, basın toplantılarında usta kalemler oturacak yer bulamaz oldu. Dahası soru dahi soramaz hale gelindi. Çünkü bu kişilerden fırsat da kalmadı. Birçok gazeteci, ‘İnsanlık bende kalsın, onların seviyesine inmeyeyim’ dedi ama… İş çığırından çıktı. 
Önceden tüm kurumları toplasak, 10-12 kişi basın toplantısında yer alırdı almazdı. Şimdi neredeyse 60-70 kişi bir ordu misali geziyoruz. Gerçekten ağlanacak halimize güler durumdayız.
KİM BUNLAR?
Peki bu işi bu kadar cazip kılan nedir? Nerden türediler bu insanlar? Bir gazeteci ister okuldan ister alaylı olarak yetişsin çalıştığı medya kuruluşunda en az 10 yıllık bir tecrübeyle meslekte bir yer edinmeye başlar. Tecrübeyle ve yaptığı işle saygı kazanır.
İşin özü bu mantar kafilesinin türemesindeki asıl neden, teknolojiyle birlikte insanların özellikle internet üzerinden her yerde bilgiye ulaşması nedeniyle, ‘Gazetecilik kolay, basit, herkes yapabilir’ mantığını nereden sahip oldularsa  ‘İnsanlardan saf ya… Reklamda alır, para da toplarız düşüncesiyle) kolay para kazanma yöntemleri olarak görmesinden kaynaklanıyor. Arkadaşlar, ‘Kur siteyi, kazan parayı. Dahası itibarı da var zaten. Her kamu kurumuna girer, şehrin yöneticileriyle bir arada oturur, futbolu da bedavadan izleriz.  Keyfimize bakarız’ düşüncesiyle mesleğimize gerçekten kara lekeler çalmaya devam ediyor. 
Tabi ki, bu duruma çanak tutanlarda yok değil. Onlarında katkısıyla şuanda Denizli’de bir parazit sözde gazeteci ordusu geziyor. Bizden de aman ha dikkat demek düşüyor. İnşallah kısa zaman içinde günümüze uygun şekilde, gazetecilik mesleğinin ve mesleği icra edenlerin görev tanımları başta olmak üzere tüm hatlarıyla ortaya konacak Basın Kanunun çıkması, bu sıkıntıyı da giderecektir. 
Mesleği layıkıyla yapan, gece-gündüz,  aç-susuz , mesai mefhumu gözetmeksizin tek hedefi halkı doğru bilgilendirmek olan meslektaşlarıma selam olsun…